29 Mayıs 2016 Pazar

Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal Başta bölücüler olmak üzere hiçbir güç, Türkiye Cumhuriyeti ile giriştiği mücadeleyi kazanamayacaktır" ifadelerini kullandı.

29 Mayıs 2016 Pazar, 13:02
DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL:
- "GELEN ŞEHİTLERİMİZ BİTMEDİ"

KAYSERİ (İHA) - Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal, Güneydoğu Bölgesi'nde başlayan operasyonlarla beraber verilen şehitler ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Demokrat Parti İl Başkanı İsmet Özbakkal hergün gelen şehit haberlerinin kendilerini derin üzüntüye boğduğunu söyleyerek açıklamasına şu şekilde devam etti;
"Her gün al bayrağımıza sarılı şehitlerimiz bizleri derin üzüntüye boğarken, tehlikenin ne denli büyük olduğunun farkında olmalıyız. Bu bir kurtuluşun savaşıdır. Bu vatanı vatan yapmanın, temizliğin hareketidir. Bugüne kadar verdiğimiz tüm şehitlerimize rahmet diliyor, kendi düşüp de bayrağını düşürmeyenlerden Allah razı olsun diyoruz. Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı unutulmamalı. Bu ülke askeri, polisi, jandarması ile güçlü olmak zorundadır. Etrafımız düşman çemberi ile abluka altına alınmış vaziyettedir. Konuşmak değil, konuştuğunu hayata geçirmek önemlidir" dedi.
Güvenlik güçlerine destek olunması gerektiğini altını çizen Özbakkal, "Güvenlik güçlerimize güvenmeli ve destek olmalıyız. Kim ne derse desin, İstiklal Savaşı'ndaki milli şuur bir gün gelecek ayağa kalkacak ve bu vatana ihanet edenlerden hesap soracaktır. Başta bölücüler olmak üzere hiçbir güç, Türkiye Cumhuriyeti ile giriştiği mücadeleyi kazanamayacaktır" ifadelerini kullandı.
(TB-

26 Mayıs 2016 Perşembe

Genel Başkanımız Gültekin Uysal, 27 Mayıs 1960 darbesinin 56.yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

“56 sene evvel bugün, demokrasiyi işine gelmez bulanların, milletin hakimiyetini kendi hakimiyetleri için engel sayanların işlediği bir cinayete tanık olduk”
“Bu ihanet hareketi, Türkiye’nin zamanını, hayallerini ve maalesef Türkiye aşkı ile yanan bir başvekil ile bakanlarını çalmıştır”
 
“Davayı bir tek kişinin hırslarına emanet edenlerin ağzına alacağı isimler; Menderesler, Zorlular, Polatkanlar değil, Yassıada’da bu abide şahsiyetleri yalan, dolan ve hile ile yargılayan, onların nezdinde milleti idama yollayanlar olabilir”



(DP Basın Merkezi – 26 Mayıs 2016) Genel Başkanımız Gültekin Uysal, 27 Mayıs 1960 darbesinin 56.yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

Demokrat Parti iktidarının 27 Mayıs 1960’da cunta faaliyetleri neticesinde alaşağı edildiğini söyleyen Uysal, o tarihte bir cinayet işlendiğini, demokrasiye, insanlığa bir kara sürülerek bugünün bir leke olarak anıldığını ifade etti.

Genel Başkanımız Gültekin Uysal, 27 Mayıs dolayısıyla yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Bir siyasi anlayış hürriyetinden olurken
koca bir millet ise demokrasiden olmuştur”

“Bugün Türkiye tarihinin, en basit şekli ile “leke” olarak anılacak gününün, demokrasiye, insanlığa sürülen karanın yıldönümü.

Türkiye ve Dünya, 56 sene evvel, demokrasiyi işine gelmez bulanların, milletin hakimiyetini kendi hakimiyetleri için engel sayanların işlediği bir cinayete tanık olmuştur. Maalesef cinayetin faillerini dahi demokrasi ile tanıştıran, adalet ve hürriyetle tanıştıran bir iktidar, türlü tertip ve kumpaslarla, kurmaca mahkemelerde, üretilmiş deliller ve yalancı şahitliklerle yargısız infaza tabi tutulmuş, önce adaletten sonra da en temel hürriyetlerinden olmuştur. Milletten gücünü alarak milletle birlikte iktidar olan bir siyasi anlayış hürriyetinden olurken koca bir millet ise demokrasiden olmuştur.

27 Mayıs, sadece Türk Siyasi Tarihi’nin değil, insanlık tarihinin de kara lekelerindendir.

Bugün, hukuksuzluklarına kılıf olsun diye “milli irade” diyenlerin aksine ,halisane duygularla “milli irade”ye erişenlerin, bu iradeyi gasp eden değil milletten rica edenlerin 56 sene evvel yaşadığı haksızlığı ve hukuksuzluğu izah edecek saatlere ve satırlara sahip olmadığımız da bir gerçektir.

27 Mayıs, siyasi görüşlerin vicdanları alt ettiği günün adıdır

27 Mayıs, Türkiye için “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” mottosunu kanıtlarcasına izler bırakmıştır. Kuruluşundan itibaren 37 sene demokrasinin kurumsallaşması için uğraşan kadroların emeği ve bir milletin birikimi bir günde zayi edilmiştir. Üç dönem boyunca, milletin teveccühüne mazhar olan bir siyasi gelenek, gücünü nerden aldığı halen belli olmayan bir “komite”nin kurbanı olmuştur.

Muhakkak ki 27 Mayıs, “hizmet kervanı” olarak bilinen Demokrat Parti geleneğine darbe vurduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesine, büyümesine ve kuruluşunda kendine hedef aldığı muasır medeniyet seviyesine ulaşmasına da engel olmak için tertip edilmiştir.

27 Mayıs bir haset hareketidir. Milletin aşkına ve büyüme hırsına karşı haset duyan tüm cenahların asgari müştereki bu darbedir.

27 Mayıs, bugün kurumsal olarak karşımıza çıkan siyasal vicdanların temel taşıdır.

Vicdanlar postallarla çiğnenmiş, siyasi görüşlere kurban edilmiştir.

27 Mayıs, milletin tercihlerinin sorgulandığı, tahayyüllerinin tutuklandığı bir gündür.

Demokratik bir mücadelede kaybedeceği aşikar bir güruhun şanlı ordunun apoletlerinin arkasına sığınarak giriştiği bu ihanet hareketi, Türkiye’nin zamanını, hayallerini ve maalesef Türkiye aşkı ile yanan bir başvekil ile bakanlarını çalmıştır.

Darbenin mağdurlarını değil, zalimlerini örnek alıyorlar

Nesirlerin ve şiirlerin kifayetsiz kalacağı acıların müsebbibi 27 Mayıs, 56 yıl sonra darbenin gerçek mağduru olan millet tarafından acı ile yad edilirken bir kesim tarafından zihinlerde yaşanmakta, değişik şekillerde millete yaşatılmaktadır.

Bugün darbe zihniyetinin adeta kurumsallaşmış hali olan ve sistematik biçimde değişik dönemlerde darbe yapan iktidar, milletin mağduriyetini fırsat bilip sahnelerde ağlamakta, milletin mağduriyeti ile “milli irade” gaspı yapmakta, bir taraftan da için için kahkaha atmaktadır.

“bal bal demekle ağız tatlanır mı?”

27 Mayıs’ın bedenen bizden kopardığı başvekilimizi ve bakanlarımızı, sonrasında onların aziz hatırası ve gayeleri ile hizmet etmiş abide şahsiyetleri anarak “demokrat” olduğunu iddia edenler, icraatları ile aksini ispat etmektedirler. Birkaç aylık mağduriyetlerinden destanlar yazan bu şahsı muhteremler mağdurları değil, zalimleri örnek almaktadırlar.

İl il gezip, milletle boy boy fotoğraf veren, milletten olduğunu iddia eden, demokrat olduğunu söyleyen bu şahsiyetler atalarının ahlakından, ilkelerinden olduğu kadar, sözlerinden de uzaktırlar. Tarihi bir sorumlulukla hatırlatmakta fayda var; “bal, bal” demekle ağız tatlanmaz!

Bir davadan bahsetmek mümkün müdür?

“Sizin dava dediğiniz salt biattır”

AKP’nin Pazar günü yaptığı lansmanda “yolun yolumuzdur” diyerek “dava”yı bir tek kişinin hırslarına emanet edenlerin dava anlayışları bizlerde merak uyandırmıştır. 27 Mayıs’ın yıldönümünde ne acıdır ki kaderini millete bağışlayan Demokrasi Şehitlerimiz bu zatlar tarafından da utanmadan anılacak, ne acı ki siyasetlerine malzeme edilmeye çalışılacaktır. Bu bakımdan kendilerini her zaman olduğu gibi uyarmak bize asli vazifedir.

Miting alanlarında siyasi rant umarak, 27 Mayıs’larda yasak savarak adlarını ağzına aldığınız ancak asla ne ahlaken ve fikren yaklaşamayacağınız şahsiyetler, sizler gibi bir kişinin salahiyeti için milletin refahını iç etmeyi göze alanlardan değildir. Adlarını ağzınıza almak için geçmişinizi silmeniz gerekecek. Bu şahsiyetler milletin refahı için canları seve seve feda etmiş, feda ederken dahi milletim demiş salih kimselerdir.

İnanamadığınız halde ağzınızdan düşürmediğiniz demokrasi bir kimsenin değil herkesin yolu, herkesin olurudur. Sizin dava dediğiniz salt biattır. Unutmayınız ki gerçek dava bir kişinin kurtuluşunu değil milletin kurtuluşunu dert edinir. Gerçek dava şahsi değil, millidir.

Bu bakımdan sizlerin ağzına alacağı isimler Menderesler, Zorlular, Polatkanlar değil Yassıada’da bu abide şahsiyetleri yalan, dolan ve hile ile yargılayan, onların nezdinde milleti idama yollayanlardır.

Tüm bu duygu ve düşüncelerle, ömrünü bu vatan için, bu millet için, demokrasi ve hürriyet için hiç düşünmeden vakfetmiş tüm kahramanlarımızı, Başvekilimiz Ali Adnan Menderes, kıymetli bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı, dün PKK terörüne şehit verdiğimiz yiğitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”

25 Mayıs 2016 Çarşamba

DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL DARBELER TESADÜF LİDERLER ÇIKARDI dedi.

DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL
DARBELER TESADÜF LİDERLER ÇIKARDI
.27 Mayıs 1960'ta yapılan darbenin yıl dönümü.66.Yılında.
Tarihimizde Milletimize Yapılan Kara Bir Darbedir.
27 Mayıs darbesi, cumhuriyetin ilk darbesi olarak
bilinmektedir. Adnan Menderesi değil, demokrasiyi astılar. Ordu yönetime el koydu.
DARBELER ÜLKEMİZİ GERİ BIRAKTI
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’n de 20 yıl sürecek, askeri darbeler dönemini başlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 yıllarında anayasal hükümetleri deviren üç adet askeri darbe gerçekleşmiştir'' ifadelerini kullandı.
Açıklamasında, ''Askeri darbeler, o ülke ordusu tarafından ülke yönetimine el konulması ile gerçekleşir.
DEMOKRASİMİZ YERİNE OTURMADI
Darbenin ardından mevcut yönetim yıkılır, iktidar sahipleri makamlarından indirilir ve tutuklanır. Ülke yönetimine bir süreliğine de olsa askeri yönetim geçer. Mevcut anayasa kaldırılır ve yerine yeni anayasa yapılması için çalışmalara başlanır. Askeri darbeler genel itibariyle şiddet unsuru kullanılarak yapılır. Darbeye karşı duran kişi ve kurumlar ağır cezalara çarptırılır. Demokrasi şehitlerimiz Zorlu, Polatkan ve Menderes'in dışındakilerin cezaları infaz edilmeyip, hapis cezasına çevrildi.
DARBELER EN ÇOK DEMOKRAT PARTİYE ZARAR VERDİ
Milletimizin severek yüzde 53'le iktidara getirdiği Demokrat Parti'ye yapılan darbe büyük haksızlıktı. Allah bir daha böyle darbeler göstermesin. Sandıkta seçilenler sandıktan alınan sonuçlarla gitsin. Demokrat Parti olarak tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. 10 yıl süreyle ülkemizi idare eden Demokrat Parti milletimizin iradesiyle iktidara gelmiştir. Yapılan darbeyle iktidar elinden alınmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin demokrasiyle taçlanmış olması ve baki kalması Demokrat Parti sayesindedir.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950’de İktidara Gelişinin 66. yıldönümü, Genel Merkez’de yapılan bir toplantıyla kutlandı.


“Bu partinin simgesi de imgesi de tavşan değildir. Bizlere simge olmuş canlı; ecdadı seferden sefere taşıyan, Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ı Arş’a çıkaran ‘kırat’tır”
 
“Önce siyasete alet ederek dini, sonra kendi güvenliklerine gayret ederek hukuku siyasallaştıran iktidar, sonunda vicdanları da siyasallaştırmıştır”



( DP Basın Merkezi – 14 Mayıs 2016) Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950’de İktidara Gelişinin 66. yıldönümü, Genel Merkez’de yapılan bir toplantıyla kutlandı. Genel Başkanımız Gültekin Uysal, burada yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı’ndan, iktidara, iktidardan ana muhalefete, tavşan partisi söylemlerinden sivil toplum yöneticilerine, iç politika ve terörden dış politikaya kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Genel Merkez’deki programda Demokratlar Kulübü Başkanı Enver Turgut ile Siyaset Planlama Kurulu Başkanımız ve GİK üyemiz Doç. Dr. Mehmet Özdemir de birer konuşma yaptı.

Genel Başkanımız Gültekin Uysal, 14 Mayıs Demokrasi Bayramı dolayısıyla düzenlenen programda şu görüşleri dile getirdi:


“Kıymetli Partililer, değerli dava arkadaşlarım;

Bizlerin bayram olarak nitelediği, ancak 1960'dan bu yana demokrasi için, vatan için, millet için verdiğimiz şehitler dolayısıyla hakkıyla kutlayamadığımız bugün, bir kez daha bir arada olmanın mutluluğu ve bu davanın neferi olmanın onuru ile sizleri selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.

14 Mayıs 1950, yalnız fikrimizin ve milletin iktidarı için değil, demokrasinin bu topraklardaki ilk gerçek zaferi olması dolayısı ile de kutlanası, anlatılası, anılası bir gündür.

66 yıl önce gerçekten millet için milletle beraber teşrik-i mesai eden demokratlar, bugün de aynı hassasiyette, aynı ilke ve aynı doğru yoldadır.

Kıymetli Partililer;

Adına hürriyetçi demokratlar tarafından bir bayram atfedilen demokrasinin, bugün geldiği yer ortadadır.

Siyaset biliminin kavramlarından, siyasi tarihin tozlu sayfalarından bulunacak onlarca mesel, onlarca tanım varken, bu hizmet kervanının ekmeğini yemeye teşebbüs edercesine kendini demokrat olarak niteleyen, yaşanılanın demokrasi olduğunu söyleyenler vardır.

“Türkiye; demokrattır, demokrat olarak kalacaktır”
Demokrat Parti geleneğindeki şekli ile sözün millete takdimi, teslimi olan demokrasi, bugün türlü kılıflarla milletten zapt edilmek, rehin alınmak istenmekte, bir tek kişinin sultasındaki bir zümreye tahsis edilmek istenmektedir.


Tek bir kişinin hülyaları ve siyasi hesap uzmanlarının hesaplamaları ile adım adım “tek adam hükümranlığı”na dönüştürülmek istenen Türkiye; demokrattır, demokrat olarak kalacaktır.

70 yıldır bu milletin büyük hayallerini “Büyük Türkiye ideali” ile programlaştıran demokratlar, birkaç kişinin küçük hayallerine, bu büyük, bu kutlu emeği ve birikimi kurban etmeyecektir.

Bu hareket, milletin iktidarına hayır diyenlere canını vermekten çekinmemiş, tehdide, şantaja ve türlü Bizans oyunlarına boyun eğmemiş bir genetiğe sahiptir.

70 yıldır hakkaniyet ve adalet çizgisinden sapmadan milletin hizmetine hayatını vakfeden demokratlar, bugün de aynı bilinç, aynı kararlılık ve aynı vakur duruşla Edirne'den Kars'a ayaktadır.

“Türkiye anayasal kargaşanın, siyasal karmaşanın ve yasal kaygıların içerisinde boğulmaktadır”

10 Mayıs 2016 Salı

Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet ÖZBAKKAL: "Türkiye demokrasiyi demokrat partiyle yaşadı"

DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL: "MİLLETİMİZ DEMOKRAT PARTİ’YE DOYAMADI" DEDİ
Basına yaptığı açıklamada: "Türkiye demokrasiyi demokrat partiyle yaşadı" diyen Özbakkal, "Demokrat Parti, 7 Ocak 1946’da kurulan ve dört yıl sonra yapılan seçimlerde, 14 Mayıs 1950’de, 27 yıllık tek parti ve 12 yıllık sulta-dikta dönemini sona erdiren., Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa özgür iradenin serbestçe tezahür ettiği “Hâkim teminatlı”  seçimle iktidarı kazanan bir siyasi partidir" ifadesinde bulundu.
Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı Özbakal, "14.Mayıs.1950’ de başlayıp, 27.Mayıs.1960 günü yapılan darbeye kadar geçen on yıllık süre içinde; Yıllardır ihmal edilmiş, geri kalmış, içerde ve dışarıda itibar kaybetmiş olan Türkiye’yi baştanbaşa yeniden imar ve inşa etti. İşsizlik ve yoksulluğu yendi" diyerek şunları söyledi: Maddi, manevi ilmi ve kültürel değerleri yeniden kazandırdı.14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Merhum Menderes zamanında halk, insanca yaşamayı öğrendi. Cehalet, yokluk, yoksulluk ve işsizlikten kurtuldu. Milli ve manevi değer, eser ve zenginliklerine kavuştu. Devlet adeta baştanbaşa yenilendi. Demokrasi kurumlaştı ve bir yaşam biçimi olarak yerleşme yoluna girdi. Öyle ki, NATO standart, norm ve kriterlerine göre bu dönemde, normal şartlarda yüz yıla tekabül eden büyük bir kalkınma ve gelişme hareketi yaşandı. Menderes ve arkadaşlarının Demokrat Parti ile gerçekleştirmiş olduğu eserler bu gün, çok sevdiği Milletinin hizmetindedir."
Ancak, bu olağanüstü kalkınma, gelişme, çağdaşlaşma ve demokratikleşme hareketini vatan ve millet düşmanları ile devleti ve milleti soymaya alışmış kitleler içlerine sindiremedi. On yıllık iktidarı boyunca, sonuncusu dâhil tam 4 darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. Fakat O, vatanını, devletini insanını ve askerini yürekten seven, ordusuna güvenen, demokrasi, hak, adalet ve hukuka dayanan bir insandı. Bu sevgi, saygı, güven ve “güvendiği orduya” karşı duyduğu samimi itimat nedeniyle ve “kan dökülmesin, masum insanlar telef olmasın, devletin ve demokrasinin düzeni bozulmasın” inancıyla bir avuç çapulcuya karşı çıkmadı. Sabır ve tevekkül yolunu seçti. Elbet yanlış, yalan ve iftiraların ortaya çıkacağını, iktidarının aklanacağını ve aziz ve necip Türk milletinin gerçekleri göreceğini sanıyor ve bu yanlıştan muhakkak dönüleceğine inanıyordu. Bu inanç ve itimatla; Hükümete samimi ve sadık olarak bağlı Türk Silâhlı Kuvvetlerini harekete geçirmedi. Milletin selâmeti için teslimiyeti seçti.
Fakat bir avuç isyancı (38 kişi) tarafından gerçekleştirilen ve Menderes’in “vatan ve millet aşkı” nedeniyle mukavemet görmeyen darbe ne hikmetse muvaffak olunca, tutuklanarak Yassı ada’ya götürüldü. Türk hukuk tarihinin utancı olan yüksek adalet divanı nam uyduruk mahkemelerde sözde yargılanarak idama mahkûm edildi. Burada kendisine eziyet, zulüm ve işkenceler yapıldı. Hayali sükut ve hüsrana uğramıştı. O, kendisini milleti ve memleketine adayan büyük bir Lider, devlet adamı ve samimi bir vatanseverdi.17 Eylül 1961 günü öğle saatlerinde idam sehpasında bile son sözleri “vatan sağ olsun” olmuş, “Allaaah!...” diyerek ruhunu (emaneti sahibine) teslim etmiştir.
Vatan sağ olsun. Nur ve huzur içinde yatsınlar.
Vatan ve Millet O’nlara minnettar ve müteşekkirdir.
Şehit arkadaşları, Fatih Rüştü ZORLU ve Hasan POLATKAN’a da Allahtan rahmet diliyoruz; Ülkemizin içinde kıvrandığı bu sıkıntılı, zor ve kritik günlerinde onlara ihtiyacımız olduğu apaçık ortaya çıkmış ve Demokrat partinin “Millet; Cumhuriyet; Adalet; Hakkaniyet; Eşitlik; Dürüst devlet ve Demokrasi için; TEK ÜMİT olduğu bütün veçheleriyle anlaşılmıştır."
(Haber: İHA & Milliyet, Kayseri Haberleri – 10 Mayıs 2016)

7 Mayıs 2016 Cumartesi

DEMOKRAT PARTİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL. DEMOKRAT PARTİNİN KURULUŞUNUN 70.YILI KUTLU OLSUN DEDİ.

DEMOKRAT PARTİNİN 70.KURULUŞ YILI KUTLU OLSUN

MİLLETİMİZ DEMOKRAT PARTİYE DOYAMADI.
HALEN SANDIKLA GELEN SANDIKLA GİTMİYOR!.






                                                                                         

Demokrat Parti, 7 Ocak 1946'da kurulan ve dört yıl sonra yapılan eçimlerde (14 Mayıs 1950'de) 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa serbest seçimle iktidarı kazanan Türk siyasi partisidir.
DEMOKRASİMİZ HALEN YERİNE OTURMADI
Merhum Menderes zamanında halk, insanca yaşamayı öğrendi. Cehalet, yokluk, yoksulluk ve işsizlikten kurtuldu. Milli ve manevi değer, eser ve zenginliklerine kavuştu. Devlet adeta baştan başa yenilendi. Demokrasi kurumlaştı ve bir yaşam biçimi olarak yerleşme yoluna girdi. Öyle ki, NATO standart, norm ve kriterlerine göre bu dönemde, normal şartlarda yüz yıla tekabül eden büyük bir kalkınma ve gelişme hareketi yaşandı. Menderes ve arkadaşlarının Demokrat Parti ile gerçekleştirmiş olduğu eserler bugün, çok sevdiği Milletinin hizmetindedir.