31 Mayıs 2017 Çarşamba

DP il başkanı İsmet Özbakkal Şırnak ta kaza sebebiyle düşen askeri helikopterimiz personeline Allah yardımcı olsun,dualarımız sizinle. 13.şehidimiz var.

Şırnak ta kaza sebebiyle düşen askeri helikopterimiz personeline Allah yardımcı olsun,dualarımız sizinle. 13.şehidimiz var.
Cepheye koşan ve bu uğurda canını feda eden bütün şehitlerimizin ruhunu şad eyle Ya Rabbi!..



Şırnak’ın Uludere ilçesi Şenoba beldesinden kalkan ve yüksek gerilim hattına takılarak düşen helikopterin içerisinde teröristlere çok ağır zayiatlar veren ve yıllarca girilemeyen bölge olarak bilinen Kato Dağı operasyonunu idare eden 23. Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın da bulunduğu belirtildi.


Uludere ilçesi Şenoba beldesinden birlikleri denetlemek amacıyla kalkan COUGAR tipi helikopter, kalkışından kısa bir süre sonra yüksek gerilim hatlarına takılması sonucunda saat 20.55 sularında düştü. Kazada 13 asker şehit olurken, helikopterde yıllarca girilemeyen bölge olarak bilinen Kato Dağı operasyonunu yöneten 23. Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın ile Albay Oğuzhan Küçükdemir, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı İlker Acar, Yüzbaşı Nuri Şener, Pilot Yüzbaşı Serhat Sığınak, Pilot Üsteğmen Aldülmüttalip Kesikbaş, Başçavuş Mehmet Erdoğan, Teknik Başçavuş Fevzi Kıral, Uzman Çavuş Zeki Koç ve Piyade Uzman Çavuş Hakan İncekal’ın bulunduğu öğrenildi.


22 Mayıs 2017 Pazartesi

DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL: "Cumhuriyet Tarihinin "ilk darbesinin" 57.Yılı Dolayısıyla Yaptığı Açıklamada: "Darbeler demokrasinin kesintiye uğramasıdır." Dedi.

DEMOKRAT PARTİ KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL:
"Cumhuriyet Tarihinin 'ilk darbesi,bütün darbelerin anasının' 57. yılı!.."
Darbeler demokrasinin kesintiye uğramasıdır.
1960 ve 1980 darbesi karagün olarak hatırlarız.
Sandıkla gelen milli irade sandıkla gitmeli.
Allah bir daha ülkemize darbe göstermesin.
Ezanı aslına çeviren adam sizleri unutmadık, yattığınız yer nur olsun.
27 Mayıs 1960'ı gösterdiğinde Cumhuriyet'in genç demokrasisi darbeyle tanıştı. Radyodan okunan"Sevgili vatandaşlar! Dün gece yarısından itibaren, bütün Türkiye'de, deniz-hava-kara Türk Silahlı Kuvvetleri, el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır..." sözleri duyulduğunda sadece DP iktidarı devrilmemiş, sistemin ayarları da kökten değiştirilmişti.
Bir süredir çok partili hayat ve demokratikleşme çabaları veren ülke, şimdi askerin idaresine geçmişti. Ülke Milli Birlik Komitesi'nden sorulur oldu. Darbenin yapılması ve başarılmasında basının tavrına teşekkür bile edildi. Çok geçmeden Milli Birlik Komitesi'nde (MBK) fikir ayrılıkları baş gösterdi. Bir ölümle 27 kişi kalan MBK'da bir grup diğer grubu tasfiye etti. Aralarında darbe bildirisini okuyan Alparslan Türkeş'in de bulunduğu, Komite'nin 14 üyesi yurt dışı görevlere atanarak tasfiye edildi.
Asker içinde bunlar yaşanırken Yassıada'da Demokrat Partili yöneticileri yargılanması sürüyordu. 14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 11 ay 1 gün sürdü. Skandal yargılamalar sonrası Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığa idam cezası verdi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, Adnan Menderes 17 Eylül 1961'de saat 13.30'da İmralı Adası'nda idam edildi.
Bu arada Anayasa çalışmalarına da başlanmıştı, darbenin yıl dönümünde 1961 Anayasa'sı kabül edildi. Kurucu Meclis'te DP geleneğini temsil eden hiç kimsenin olmaması özellikle sağlanmıştı. Yeni Anayasa beraberinde Cumhuriyet Senatosu, Milli Güvenlik Kurulu, Anayasa Mahkemesi gibi kurumları getirmişti.
27 Mayıs 1960’ta yapılan askeri darbe, kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanan bir siyasal geleneğin Cumhuriyet dönemindeki ilk tezahürü olarak tarihe geçti. Siyasal yaşamın da anti-demokratik ve militarist bir anlayışla şekillenmesine yol açtığı gerçeği ortada. Sonrasında yaşanacak muhtıra ve darbelere kapı aralayan, deyim yerindeyse Pandora'nın kutusunu açan 27 Mayıs 1960 ihtilali.
BU GÜN BU DAVAYA HİZMET EDENLERİ KUTLUYOR; ömrünü bu vatan için, bu millet için, demokrasi ve hürriyet için hiç düşünmeden vakfetmiş tüm kahramanlarımızı, Başvekilimiz Ali Adnan Menderes, kıymetli bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı, dün PKK terörüne şehit verdiğimiz yiğitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

14 Mayıs 2017 Pazar

Demokrat parti 67 yıl iktidatra gelişini Kayseri il başkanı ismet özbakkal andı.MEMLEKETİMİZE Hizmet edenlerden Allah razı olsun sizleri unutmadık ruhlarınız şad olsun dedi.

14 Mayıs 1950 Seçimleri  67.YIL OLDU İKTİDARA DEMOKRAT PARTİ GELDİ. EMEK VERENLERDEN ALLAH RAZI OLSUN

14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimler Türkiye'de 27 yıllık tek parti devrini sona erdirdi. 1923'ten beridir tek başına ülkeyi idare eden Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı halk oyu ile Demokrat Parti'ye devredecekti. Seçim sonuçlarına göre DP %52.7 oy alarak 408 milletvekilliği kazanmıştı. CHP %39.4 ile 69 milletvekili ile temsil edilme hakkı kazandı.Millet Partisi 1, bağımsızlar 9 milletvekiline sahip oldular. Atatürk'ten sonra 11,5 yıldır cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan İsmet İnönü artık ana muhalefet lideriydi. 22 Mayıs 1950 günü TBMM açıldı. Refik Koraltan başkanlığa seçildi. Ardından yapılan cumhurbaşkanlığı oylamasında DP Genel Başkanı, İzmir milletvekili Celâl Bayar 453 milletvekilinin katıldığı oylamada 387 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi. Hükumeti kurmakla DP Aydın Milletvekili Adnan Menderes görevlendirildi. Aynı gün Menderes kendisinin ilk cumhuriyet'in 19. hükumetini kurdu. 2 Haziran'da güvenoyu aldı. 9 Haziran 1950'de DP Genel İdare Kurulu Adnan Menderes'i genel başkanlığa seçti. Dünyada belki çok nadir görülen bir olay gerçekleşmişti. Uzun yıllar boyu ülkeyi kendi otoritesi ile yöneten iktidar, tamamen serbest, hür, kansız ve hilesiz bir seçim ile yerini bir başka partiye bırakmıştı. Bu yüzden 1950 seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde "Beyaz Devrim" olarak adlandırılmıştır.
Hükümet programında "devri sabık" yapılmayacağı belirtilerek, 27 yıllık dönemin hesabını sormaya kalkmayacağı açıklandı. Ancak DP'nin yasal anlamda ilk çalışması Arapça ezan yasağını kaldırmak oldu (16 Haziran 1950). Radyoda dini yayınlar yapılması ve mevlit yayınlanması üzerindeki yasaklar kaldırıldı. II. Dünya Savaşı boyunca başarılı bir biçimde yürütülen tarafsızlık politikası, uygun dış ticaret ilişkileri geliştirmişti. Bu yüzden DP iktidarı ilk yıllarında dış kredi kaynakları bulmada başarılı oldu ve bunlardan yararlandı. Ayrıca savaş boyunca Merkez Bankası rezervleri de altın ve döviz bakımından iyi bir seviyeye ulaşmıştı. Kore'ye asker gönderilmesi ve böylece NATO'ya giriş vizesinin alınması uluslararası koşulları Türkiye'nin lehine çeviriyordu. Tarım ürünlerinin dış pazarda uygun fiyatlardan müşteri bulması ve Marshall Planı çerçevesinde dışarıdan gelen para bu ilk dönemde ciddi bir iktisadi ferahlama getirdi. Tarımda makineleşme sağlandı.Karayolları politikasına hız verildi, köyler kasabalara kasabalar da kentlere hızlı bir biçimde bağlanmaktaydı.

8 Mayıs 2017 Pazartesi

“YOKSA, SİYASİ PARTİLERİN MİSYONU BİTTİ Mİ NE?..” DEMOKRAT PARTİ (D.P.) KAYSERİ İL YÖNETİM KURULU BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL'IN BASIN AÇIKLAMASI

DEMOKRAT PARTİ "DP" KAYSERİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL:
“SİYASİ PARTİLERİN MİSYONU BİTTİ Mİ?..”
16 Nisan günü yapılan “Anayasa değişikliği referandumu” sonrası, siyasi partilerin milleti, daha açık bir anlatımla iç siyaseti hedef alan politikaları bir kenara bırakması ve ortamın sakinleşmesi, gerilimin düşürülmesi ve hayatın normalleşmesi için çaba sarf etmeleri gerekirdi. Kendilerinden beklenen buydu. Fakat başta ana muhalefet olmak üzere, kimse bu akıl, makul ve mantık yolunu denemedi. Her zaman olduğu gibi, yine siyasi çekişmeler, kör dövüşü ve kısır döngü geldi ve siyasetin göbeğine oturdu. 
Şimdi millet soruyor: Siyaset bu mu?  
Yoksa partilerin varlık nedeni ortadan kalktı da, misyonlarımı bitti nedir?
Dikkat edin lütfen. Referanduma taraf olan ve sahada partilerini temsil eden üyeler dahi bu durumdan rahatsız. Dahası hepsinin kafası karışık, neredeyse bütün parti üyelerinin siyasete güvenleri sarsılmış durumda. Elbette bunda kendi partilerinin de suçu var. Zira mevcut partilerde kitlesel eğitim yok, parti içi demokrasi yok, kimse siyaseti bilgi, bilinç, inanç, kıdem, ehliyet ve liyakat esasına göre yapmıyor. Öyle ki, çoğu üye kendi “kayıtlı olduğu” partisinin dava, manâ, hedef ve misyonunu bilmiyor. Geçmişten gelen birçok emanetçi, vesayetçinin temsil ve başkanlıkları işgal ettiği; Kifayetsiz muhterislerin bir türlü başarısızlıklarını kabul edip, yapıştıkları makamları bırakmadığı, verilen sözlerin tutulmadığı, vaatlerin yerine getirilmediği ve adaletin yerini bulmadığı kısır bir dönem inatla sürdürülüyor.
Bu sistemin içinde halk yok.  
Parti üyeleri ve teşkilât yöneticilerinin bir değeri yok.
Yenilen pehlivan güreşe doymuyor, misal; Oy kaybeden, prestij kaybeden, izzet ve itibar kaybeden ve defalarca kandırılanlar dahi, inanılmaz bir pişkinlikle yerinde oturuyor.
Şimdi siyasetçilere sorarlar: Ülkem nereye gidiyor? Parti başkanları neden güven sorunu yaşıyor? Milletle partiler neden kopuk? Milletten kopan, milleti temsil edemez.
Şimdi bir bakalım: “Ülkenin gerçek gündemi ne?..”
Neden seçimlerden sonra sorular ve sorunlar bitmiyor.
Neden halâ herkeste bir arayış var. 
Milleti rahatsız eden yüreklerdeki boşluk ne?
Artık ülkemizin insanını anlayan, hakikati açıklayan, gerçekleri konuşan, kederleri dağıtan, kaderci değil, imarcı-inşaatçı, projeci olan yepyeni ve dosdoğru ümitler veren “orijial ve objektif dünya görüşü olan” hakiki kitle partilerine ihtiyaç var veya mevcut partilerin acilen kendilerini düzeltip- doğrultarak böyle olmaları gerekiyor!..
Milletin istediği 
ve beklediği bu:
Millet “siyasi parti” denildiğinde aşağıdaki tanımı gündeme getiriyor ve;
“Bir Siyasi Parti: Namuslu, dürüst, demokrat onurlu, soylu (asil) ve sorumlu insanlar tarafından kurulur, kurumlaştırılır ve "tam bir eşitlik, adalet, mutlak parti içi demokrasi ve faziletle" yürütülürse kitle partisi olur. Gerisi (gayrisi) siyaset hane, şirket ve ticarethanedir. Bize: Din tüccarı, Siyaset simsarı ve Misyon taciri menfurlardan müteşekkil organize suç örgütleri ile Politik-acı şirketleri, emanetçi, vesayetçi, hıyanetçi, biatçı, teslimiyetçi mukallitler değil: Halis ve hakiki; parti gerek,” diyorlar.
Bu ses’e, bu talebe kulak vermek gerek:
Biz. Demokrat Parti olarak: “Ülkemizin ve milletimizin birlik, beraberlik ve bütünlüğü adına, devleti ve milleti ile barışık; Huzurlu, istikrarlı ve güvenli bir Türkiye adına: “Kederde, kıvançta, tasada ortak; Adalet, barış, kardeşlik, huzur içinde ve kucaklaşmış bir toplum” özlemi adına tüm milletimizi topyekûn kucaklıyoruz.