31 Ocak 2018 Çarşamba

İSMET ÖZBAKKAL,GÖNLÜMDEKİ DAĞ ERCİYES

ERCİYES DAĞI BEREKET VE HUZUR YERİDİR.
BİR ÇOK GİZEMLERİ VE EFSANELERİ OLAN DAĞI,HERKES GÖRMELİ.
Erciyes Dağı Genel Bilgiler 
3.917 metre yüksekliğe sahip Erciyes Dağı, bulutları delen zirvesi, tepesinden eksik olmayan karı ve insana ilahi duygular sunan azametiyle, Kayseri’nin sembolüdür.Sönmüş bir “küme volkan” olan dağın, volkanik patlamaları günümüzden 30 milyon yıl önce başlamış. Erciyesden çıkan küller, rüzgarla kilometrelerce uzaklara taşınmış ve Hasan Dağı ile birlikte, Nevşehir, Ürgüp etrafındaki peri bacalarını oluşturmuş, yüksek kısımları her mevsim karla kaplı olan Erciyes’in kuzeyinde bir kilometre uzunluğunda bir dağ buzulu vardır. Ayrıca dağın doruğunda bulunan Bizans rahiplerinin inzivaya çekildiği mağaralar, aynı zamanda kötü hava koşullarında dağcılar için de birer sığınaktır.Dağcılık ve Kış Sporları alanında Türkiye’nin belli başlı merkezlerinden biri olan Erciyes, Kayseri’nin 30 km güneyinde yer almaktadır. Erciyes kayak pisti dünyanın en iyi kayak pistlerinden birisidir.
Türkiye’nin en yüksek dağlarından olan Erciyes, Kayseri İli’nin güneybatısında tek bir kütle durumunda yükselmektedir. Erciyes’in doruğu genel görünümü ile bir kubbeyi andırmaktadır. Dağın sel yatakları ile derin biçimde yarılmış, yer yer üst üste kubbelerden ve sırtlardan oluşmuş doruklarında, kabaca doğu-batı doğrultulu bir sağrı uzanmakta ve bu sağrı üzerinde iki tepe bulunmaktadır. Bunlardan biri olan 3917 m. yükseklikteki Büyük Erciyes, aynı zamanda dağın doruğunu oluşturur. İkinci tepeyse bunun batısında yer alan Safrakaya tepesi ya da Küçük Erciyes’tir (2700 m.).
Erciyes Dağı’nın kuzey yamaçlarında, yükseklikleri 2200 ile 2700 m. arasında değişen birçok volkan tepesi sıralanmıştır. Bunların başlıcaları Belaşma, Yılbat, Karasığır, Lifos, Kepez ve Kefelik tepeleridir. Yine dağın bu kesimlerinde, lav akıntılarıyla oluşmuş birtakım kaya yığıntı alanları vardır. Sözkonusu yığıntılar, Peri kartını ve Selim kartını adıyla anılmaktadır. Erciyes dağı kütlesinin doğusunda yükseklikleri 1200-1700 m. arasında değişen başka volkan tepeleri yayılmıştır. Çarıktepe, Arkatepe, Un tepesi, Büyük Kızıltepe, Küçük Kızıltepe gibi kabartıların yer aldığı bu bölgede, asıl kütleden görece ayrı olan iki volkanik dağ daha vardır. Bunlar Ali Dağı (1871 m.) ve Yılanlıdağ’dır (1640 m.). Dağın güney ve batı yamaçlarında da Üçtepe, Evliya Dağı, Uçukdağ, Kırmızıtepe, Göktepe, Bozdağ, At Tepesi, Şeyharslan, Beşparmak, Karasivri, Karnıyarık gibi kartınlar ve tepeler sıralanmıştır. Erciyes Dağı’nın doğusunda yer alan ve dağdan Tekir Yaylası ile ayrılan Koç Dağı ise 2700 m. yüksekliktedir.
Erciyes, III. Zaman ortalarından başlayarak çeşitli dönemlerde etkinlik gösteren, lav ve tüf püskürten eski bir yanardağdır. Bu özelliği ile Erciyes Dağı türlü yaştaki volkanlardan oluşmuş bir küme volkan olarak nitelendirilmektedir. Toros orojenez kuşağı ile İç Anadolu masifleri arasındaki alanda, püskürmelerle ortaya çıkan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu dağların en önemlisi olan Erciyes, özellikle pontiyen, pliyosen ve pleistosendeki yanardağ püskürmeleri sonucu bir stratovolkan (tabakalı volkan) olarak yükselmiştir. Erciyes Dağı’nda bugünkü ana volkan konisi, bazaltlı lavlarla oluşan eski volkan temelinin, daha sonra kıvamlı andezit lavlarının püskürmesi sırasında iç basınç sonucu parçalanmasıyla açılan çukurda oluşmuştur. Ana doruğun doğusunda, dağı bir yay biçiminde çeviren Koç Dağı’nın eski volkanın kalıntısı olduğu sanılmaktadır. Bu arada dağın püskürmeleri sırasında ortaya çıkan lav, tüf, dışık (cüruf) ve lapilliler (yanardağ çakılı) yaklaşık 100 km. uzaklığa dek yayılmış ve bu volkanik malzemeler, Erciyes Dağı’nın çevresindeki tepe ve platoların buğünkü yapısını belirlemiştir.
Erciyes Dağı üzerinde IV. Zaman’da oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır. Dağda, 3000-3500 m. arası yükselti kuşağında yer alan bu 8 buz yalağından birinin geniş bölümünde bir buzul bulunmaktadır. Boyu 700 m, eni ise yaklaşık 200 m. olan bu buzulun kalınlığı 20 ile 50 m. arasında değişmektedir.
Bu buzul devrinden sonra da Erciyes’te yeniden yanmalar belirmiş, bu dönemdeki püskürmeler sınırlı ve daha küçük ölçüde, dağın kenarlarındaki yarıklardan, çoğu kiremit renkli cüruflar püskürtülmüş, böylece Büyük Kızıltepe, Küçük Kızıltepe gibi nisbeten ufak çapta koniler oluşmuştur. Böyle küçük püskürmeler günümüzden 2000 yıl öncesine kadar da görülmüş olmalı ki, Miladın başlarında coğrafyacı Strabo, eserinde Kayseri şehri yakınındaki ateş çukurlarından geceleyin fışkırdığı görülen alevlerden söz etmiştir. Bu Erciyes’in son faaliyeti olmuştur. Günümüzde Erciyes, sönmüş bir genç volkan dağı olarak, 3916 m. yüksekliği, heybetli görünüşü, 1100 km2yi geçen alanı, çevresine canlılık veren varlığı ile bölgenin bir tabiat zenginliğidir.
Erciyes’in yer aldığı bölgenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. Ancak, bu bölgenin kimi kesimlerinde yer yer çalılıklar ve nemli yerlerde meyve, kavak ve söğüt ağaçları da görülmektedir. Erciyes’te 1500-1600 metreye dek çıkan bozkır bitki örtüsü, yerini daha sonra 2500 metreye ulaşabilen dağ bitkilerine bırakır. Erciyes’in bundan sonraki yüksekliklerinde ise yüksek dağ bitkileri yer almıştır.
Erciyes Dağı çevresi, eski dönemlerden beri önemli bir yerleşme merkezi olma niteliğini korumuştur. Nitekim Kayseri İl Merkezi bu dağın eteğine yakın bir bölgede kurulmuştur. İlin önemli yerleşme merkezlerinden Develi ilçesi ise dağın güney eteklerinde yer almaktadır. Kayseri'de, Erciyes Dağı'nın eteklerinde yaşayan yılkı atları,.
Erciyes’in yüksek kesimindeki başlıca yol, Tekir yaylası üzerinden geçen Kayseri -Develi yoludur. Öte yandan Erciyes, il halkı için önemli bir dinlenme yeri oluşturmaktadır. Özellikle kuzey yamaçları, 1500-1600 metreye kadar bağ ve bahçelerle doludur.
Kayseri İl merkezine 25 km uzaklıktaki Erciyes dağının 1800 ile 3000 metre arası yükseklikleri dağ ve kış turizmi açısından önem arz etmektedir. Uludağ ve Palandöken Kayak Merkezlerine rakip olabilecek bir potansiyele sahip olan Erciyes Kış Sporları Turizm Merkezi; 19 Nisan 1989 tarih ve 20144 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23 Mart 1989 tarih ve 89/13900 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uluslararası kayak merkezi olarak ilan edilmiştir.

28 Ocak 2018 Pazar

BURSEYA DAĞI´NA TÜRK BAYRAĞI ÇEKİLDİ TSK tarafından Suriye´nin Afrin kentine düzenlenen ´Zeytin Dalı´ harekâtı 9. güne girdi.


ALLAH ORDUMUZU MUZAFFER EYLESİN.
TÜRK ORDUSU BAŞARILI.

Gazamız mübarek olsun 

TÜRK MİLLETİ BİR OLDU KENETLENDİ.
DÜNYA TÜRK ÜN GÜCÜNÜ GÖRÜYOR.

Zeytin Dalı Harekatı'nda Afrin'in kuzeydoğusundaki stratejik Burseya Dağı, Özgür Suriye Ordusu ve TSK'nın operasyonu ile PYD/PKK'lı teröristlerden temizlendi.

TSK tarafından Suriye´nin Afrin kentine düzenlenen ´Zeytin Dalı´ harekâtı 9. güne girdi. Yağmur ve sisin kalkmasıyla taarruza geçen TSK, Kilis sınırından YPG mevzilerini vurdu. TSK´nin yaptığı açıklamada "Zeytin Dalı Harekatı" kapsamında bugüne kadar toplam 484 terörist etkisiz hale getirildi. Gece boyunca 7 uçağın katıldığı hava harekatıyla PYD hedefleri vuruldu" ifadelerine yer verildi. AKP´li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da operasyonda şehit sayısının 20´ye yükseldiğini açıkladı. Burseya Dağı TSK ve ÖSO tarafından ele geçirildi ve dağa Türk bayrağı çekildi.
Kilis´in karşı tarafında bulunan Afrin´in kırsal kesimlerindeki YPG mevzileri ve kuleler, karadan topçu atışları ve çok namlulu roketlerle bombalandı. Afrin´in stratejik önemdeki Burseya Dağı´ndaki mevziler ise havadan hedef alındı. Türk savaş uçakları tarafından belirlenen mevzilere bomba yağdırıldı. Çatışmaların olduğu bölgedeki top sesleri, Kilis sınırından da duyuldu. Bazı bölgelerden de dumanların yükseldiği görüldü.
Ağır bombardımanın ardından Afrin´in stratejik önemdeki Burseya Dağı saat 14.30 sıralarında TSK ve ÖSO tarafından ele geçirildi. Dağa çıkan askerler, en yüksek noktaya Türk bayrağı dikti.
Bu arada Kilis´in Duruca mahallesinin karşısına düşen Afrin´in ormanlık alanında çatışmalar nedeniyle yangın çıktığı bildirildi.
TSK, Kilis sınırından YPG mevzilerini vurdu. TSK´nin yaptığı açıklamada "Zeytin Dalı Harekatı" kapsamında bugüne kadar toplam 484 terörist etkisiz hale getirildi. Gece boyunca 7 uçağın katıldığı hava harekatıyla PYD hedefleri vuruldu" ifadelerine yer verildi. Operasyonda şehit sayısı da 5´e yükseldi.
Türk Silahlı Kuvvetleri´nin (TSK) 20 Ocak´ta saat 17.00´de 72 savaş uçağının hava saldırısıyla başlattığı ´Zeytin Dalı Harekatı´ sürüyor. Aşırı yağış ve sis nedeniyle güçlükle ilerleyen operasyon, havanın düzelmesiyle hız kazandı. Gece boyunca Kilis ve Hatay sınır hattından topçu atışları yapıldı. Kilis´in karşısındaki YPG mevzileri sınıra konuşlu topçu bataryaları tarafından fırtına obüsleriyle karadan, jetler tarafından da havadan hedef altına alındı.
Erzurum Jandarma Komando Özel Harekât Tabur Komutanlığı´ndan Suriye sınırına konuşlu birliklere takviye amaçlı gönderilen askeri konvoy, dün gece Adıyaman´ın Gölbaşı ilçesinden geçti.
9´uncu gününe giren operasyonla ilgili son gelişmeler Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamayla duyuruldu. Şehit sayısını 5´e yükseldiği operasyonla ilgili yapılan açıklamada şu bilgiler verildi: "Hava Kuvvetleri tarafından gece süresince gerçekleştirilen hava harekâtı ile PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütlerine ait sığınak, barınak, mühimmat deposu ve silah mevzii olarak kullanılan hedefler imha edilmiştir. Harekâta katılan 7 uçak emniyetle üslerine dönmüşlerdir. Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında bölgeden elde edilen bilgilere göre gece süresince 37 PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütü mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Harekâtın başlangıcından itibaren etkisiz hale getirilen terörist sayısı 484 olmuştur."  

25 Ocak 2018 Perşembe

İSMET ÖZBAKKAL,AFRİN HAREKATI VE TÜRKİYE NİN GELECEĞİ

Ezan oldum dinmedim, bayrak oldum inmedim, şehit oldum ölmedim. Adım Müslüman soyadım Türk benim…
Şehitlerimize Yüce Rabbimiz den rahmet ve mağfiret, yüreklerine ateş düşen ailelerine sabır ve metanet, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyorum.                                                                                           AFRİN HAREKATI VE TÜRKİYE NİN GELECEĞİ
AVRUPA BİRLİĞİ İLE İSLAM İŞ BİRLİĞİ TEŞKİLATI ARASINDA ZİRVE YAPILMALI.
BERABER DÜNYAYA YA BARIŞ GÖRÜŞMELERİ YAPILMALI.
TÜRKİYE-AB ZİRVESİ BİR AN ÖNCE YAPILMASI GEREKİYOR.

Türkiye üzerine düşeni yapmıştır.
Afrin harekatı mecburiydi. TSK gücünü bütün Dünya görmüştür.
Türkiye’m Anadolu toprağı
Silkeleme düşmez tek bir yaprağı
Gücü yetmez kimsenin,indirmeye
bu bayrağı. AFRİN OPERASYONUYLA TÜRKİYE NİN BELALARI BİTECEK. Bölgede gücünü gösterecek.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nın başladığını açıkladı.
Açıklamada harekatın amacı, Türkiye'nin sınırlarında ve bu bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması olarak tanımlandı. Operasyon kapsamında "Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak" da amaçlar arasında sıralandı.

Afrin'e Zeytin Dalı Harekatı'ndan son dakika görüntüler geldi. Ele geçirilen PYD/PKK'lı teröristlerce yapılan betonarme ve çukur mevziler dikkat çekti. AA'nın paylaştığı görüntülere, üstü kapalı yaklaşık 20 metre uzunluğundaki tüneller, nöbet noktaları ve yataklar yansıdı. Afrin harekatında TSK unsurlarınca 7 terörist yakalandı. Yakalanan teröristler Hatay'a getirildi. Teröristlerden 3'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Teröristlerin ifadesi de ortaya çıktı.

Afrin'e Zeytin Dalı Harekatı'ndan son dakika haberler geliyor.  Terör örgütleri PYD/ PKKve DEAŞ'a yönelik harekatın sürdüğü Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin bölgesinde ilerleyen komandolar, teröristlere ait bazı mevzileri de kontrol altına aldı. AA'nın aktardığına göre, teröristlerin kaçtığı mevziler görüntülendi.
"TANKLARIN GİRİŞİYLE KAÇIŞ BAŞLADI"Zeytin Dalı Harekatının başlamasıyla örgüt içerisinde yaşananları anlatan teröristler, operasyonla örgüt içerisinde korku yaşandığını dile getirdi.
Teröristler, "Türk askerinin operasyonuyla örgüt içerisinde panik yaşandı. İlk olarak tankların sınıra yaklaştığını gördük. Tankların girişiyle köydeki bütün örgüt mensuplarının kaçışı başladı. Biz kaçamadık ve yakalandık." ifadelerini kullandı.
Bölgeden kaçanlar arasında örgütün sözde komutanlarından birisinin de olduğunu aktaran teröristler ifadelerinde, örgüt içerisinde ABD'nin PYD'ye silah ve yaşam malzemesi yardımı yaptığının anlatıldığını kaydetti.ŞEHİTLERİN İSMİ TERÖRİSTLERİ VURAN MÜHİMMATLARDA
Suriye’deki savaş tüm dünya Müslümanlarını terbiye ediyor. “Bu bir vicdan meselesidir” diyerek topraklarını ve sofrasını mültecilere açan Türkiye, bize göre doğru olanı yaptı. İç savaş mağduru olmuş insanları kendi kaderine terk etmek, insanlığın kodları ile uyuşmayacağı gibi, bunu hiçbir dinin kriterleri de kabul etmez. Gelinen süreçte tecrübeler ve yaşanan acı gerçekler bize şunu öğretti:
Suriye topraklarında gözümüzün olmadığını Türk hükûmeti fer fırsatta dile getirdi. Türkiye’nin sınır ötesinde operasyon yapmasının iki temel amacı bulunuyor. Birincisi; komşu ülke Suriye’nin toprak bütünlüğü, ikincisi de sınırlarımızdaki terör unsurlarını temizlemek. Bu da ancak, sadece masada alınan kararlarla değil, sahada askeri güç kullanarak olur. Şu anda Afrin’de Türkiye bunu yapıyor. Afrin operasyonu ne anlama geliyor? Afrin; PKK, PYD ve YPG’nin en etkin olduğu bölgedir. Amerika PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’ye her türlü desteği vererek kendi kuracağı devletin temellerini atmaya çalışıyor. Bizim kırmızı çizgimiz PKK ve tüm terör örgütleridir. Yapılan müdahale uluslararası hukuka uygundur. Sınırlarımızı terör unsurlarından temizlemeden ayakta kalmamızın imkânı yoktur. Bölgede herkesin bir hesabı var. Bu hesaplaşmada Türkiye’nin olmaması ve gidişata seyirci kalmamız düşünülemez. Amerika’nın bölgeden çekilmemesi ve uzun vadede çıkarlarını gözetmesi, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi rahatsız ediyor. Aslında Türkiye, sınırlarında konuşlandırılan terör örgütlerini temizlerken PKK ile organik bağı olanların da defterini dürmüş, nefes borularını kesmiş oluyor. Suriye’yi işgal eden Amerika’nın PYD’ye her türlü desteği vererek Akdeniz’e kadar uzanan bir koridora hizmet etmesi, uzun vadede Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de zarar verir. Türkiye; ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG birliklerinden oluşacak bir ‘Sınır Güvenlik Gücü’ kurma projesine asla sıcak bakamazdı. Dolayısıyla Afrin kuşatması kaçınılmaz olmuştur.
PYD/YPG ile olan ilişkisinde ABD yalnız değildir. Rusya da benzer şekilde PYD/YPG ile ilişkiler geliştirdi. Türkiye’nin Afrin’de terör örgütü PYD’ye yönelik müdahalesine karşın, ön alıcı biçimde, bölgeye askeri polis birlikleri konuşlandırdı. Sonra da Rusya Savunma Bakanlığı, bölgedeki Rus askerlerinin Afrin’den Tel Rıfat bölgesine sevk edildiklerini açıkladı.
Müttefik gibi görünen ABD’nin aslında hiç de dost olmadığı aşikârdır. ABD’nin YPG ile kurduğu işbirliği Türkiye için her hâlükârda bir tehdittir. Al Masdar News’in muhalif kaynaklara dayandırdığı haberine göre ABD, Washington ile YPG arasında yapılan gizli anlaşma çerçevesinde geçen hafta Kürt milislere ‘taşınabilir hava savunma füzeleri’ (MANPAD) füzeleri gönderdi. Karadan havaya fırlatılabilen MANPAD’lar Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin yakınında faaliyet yürüten Kürtlere ulaştırıldı.
AFRİN NASIL BİR HAREKÂTTIR?
Temel askeri parametreleri itibariyle Fırat Kalkanı harekâtıyla müşahede edilen «hibrit (melez) harp” vakası olarak nitelendirilebilir. Ankara’nın Afrin konusunda uluslararası kamuoyunu etkin biçimde uyarması ve dikkatleri üzerine çekebilmesi için, Cumhurbaşkanı düzeyinde sert bir söylem benimsemesi gerekmekteydi ve bu çok güzel bir şekilde yapıldı. 
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kütahya’da yaptığı konuşmada, “Afrin harekâtı fiili olarak başlamıştır” demesinin ardından, ilerleyen saatlerde TSK, Afrin’deki PYD’nin tespit edilen 113 PYD hedefinden 108’inin vurulduğunu açıkladı. Ardından ise TSK’ya ait şu güzel açıklama geldi: 
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere, 20 Ocak 2018 saat 17.00’den itibaren başlatılan ‘Zeytin Dalı Harekâtı’ planlandığı şekilde devam etmektedir. Harekât, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BMGK’nin terörle mücadeleye yönelik özellikle 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararları ve BM sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı çerçevesinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edilmektedir.
Harekâtın planlama ve icrasında sadece teröristler hedef alınmakta olup, sivil/masum kişilerin zarar görmemesi için her türlü dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir.”
MÜNBİÇ’LE OPERASYON  TAÇLANDIRILMALIDIR.

19 Ocak 2018 Cuma

İSMET ÖZBAKKAL,Hain görsün fermanı, Şimdi birlik zamanı. En büyük göz ağrım, Vatanım ve bayrağım,.

Bugün yaşadığımız sürecte vatandaşlarımızı,Çanakkale ruhuyla birlik olmaya çağırıyorum.
Sınırlarımızın bekası için dış güçlerin oynadığı oyunları artık hepimiz görüyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ KARARLILIĞINI GÖSTERDİ.
DEDİKİ VATAN BÖLÜNMEZ.BÖLDÜRTMEYİZ.

Sıra şimdi vatan sevgisiyle sahiplenmek ve elimizden gelen milli hassasiyetleri göstermektir.
Bu dönemlerde siyasi çekişmeleri bir araya bırakıp.Vatan millet için ne yapabilirim düşüncesiyle harekete geçmek lazım.

Kış ve zor günleri düşünerek zenginlere çağrım var şimdi bağış zamanı ve yaraları sarma zamanı.
Karınca kararınca herkesi maddi manevi yardım yapmaya davet ediyorum.

Bu cennet vatanın her bir köşesinde birlik beraberlik içerisinde yaşayan atalarımız gibi bizde,BİRİZ VE BİR OLACAĞIZ.

Güvenlik güçlerimize yardım ve dualarımızı eksik etmeyelim.
Neme lazım demeyelim.Asayiş ve her konuda vatandaş elinden geleni yapmalı.

Milletler, dünyada huzur, saadet ve güven içerisinde yaşayabilmeleri için mutlaka bir vatana muhtaç oldukları gibi, inançlarını rahatça yaşayabilmeleri, çocuklarını istedikleri şekilde eğitebilmeleri için de bir vatana muhtaçtırlar. Milletleri ayakta tutan ve vatandaşları arasındaki birlik ve beraberliği sağlayan ahlâkî değerlerden biri hiç şüphesiz vatan sevgisidir. Vatanını seven kimseye vatansever, vatanperver denir. Vatan sevgisi övünülecek bir şeydir. Atalarımız vatanımızı korumak için tarih boyunca her türlü fedakarlığa katlanmışlardır.

Vatan sevgisi nedir?

Vatan sevgisi kavramını incelemenden önce vatan ne anlama gelir onu öğrenelim. Vatan; Bir kimsenin doğup büyüdüğü; bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse uğrunda canını vereceği toprak bütününe vatan denilmektedir. Vatan sevgisiyse Üzerinde doğup büyüdüğü ve hayatını geçirdiği bu topraklar için gerektiğinde hayatını feda edebilme, tüm sosyal ve ekonomik haklarından feragat edebilme duygusunu vatan sevgisi olarak tanımlayabiliriz. Vatan sevgisi, en asil, en yüce sevgilerden biridir.
Gerektiğinde vatan için savaşmakta vatan sevgisinin bir tezahürüdür. Bizler vatan uğrunda kanlarıyla destanlar yazan, şehitler ve gazilerle dolu bir milletin çocuklarıyız. Ecdadımızın bu vatan topraklarını bizlere nasıl emanet ettiğinin bilinci içerisindeyiz. Vatan, uğrunda her fedakarlığı göstereceğimiz en değerli varlığımızdır.
Türk Milleti’nin vatanına olan sevgisi ve bağlılığı tarihsel bir gerçektir ve milletimizi diğer milletler arasında üstün kılan en asil özelliklerden birisidir. Bununla birlikte her Türk, milletinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden, milletinin geleceğini kendi geleceğinden üstün tutan bir anlayışa, derin bir millet sevgisine sahiptir.
Türklerin, diğer tüm milletlere örnek olması gereken vatan ve millet sevgisi, bize şanlı tarihimizin en önemli miraslarından birisidir. Vatan ve millet sevgisi, çok asil sevgilerdir ve Türk Milleti için kutsal değerlerdir.             Vɑtɑn sevgisi imɑndɑn gelir. -Hz. Muhɑmmed

17 Ocak 2018 Çarşamba

İSMET ÖZBAKKAL, Afrin'e gireriz, oraları teröristlerden temizleriz!

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜÇLÜDÜR.BEKASI KONUSUNDA AFRİN VE DİĞER TERÖR YUVALARINI SİLİNDİR GİBİ EZER GEÇER.
KARARLI VE TUTARLI TEK YUMRUK MİLLETİZ.

BU OPERASYONDA TÜM MEHMETÇİĞİMİZE VE BİZE YARDIM EDENLERE ALLAH TAN DUALARIMIZLA ORDUMUZUN YANINDAYIZ.

Milletleri millet yapan en önemli unsur birlik ve beraberlik içinde yaşamasıdır. Bir ülkeyi yıkmanın en kolay yoluda insanları birbirinden uzaklaştırmak, insanlar arasına nifak tohumları ekmektir. İnsanları ayrıştırarak, birbirinden uzaklaştırarak en güçlü kaleleri dahi kolayca dağıtabilirsiniz. İnsanlar birlikte daha güçlü olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır.

Milletimizin çektiği sıkıntıların çok olduğu bu vakitte Rabbimiz askerde vatani görevini yapmakta olan, polislik mesleğini yerine getirerek vatanın birliğini ve bütünlüğünü koruyan tüm müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun.
Ya Rabbi! Şu anda huzurunda büyük bir ümitle sana el açan, vatanına, milletine hizmet için, vatanına kurban olsun diye eline kına yakılan yiğitlerin, mehmetçiklerin, annelerin, babaların, kardeşlerin, eşlerin, çocukların, akrabaların, komşuların yapmış oldukları duaları kabul eyle, kalplerindeki güzel ve halis istekleri Sen makbul eyle.
 
Hep birlikte, büyük bir coşkuyla askere uğurladığımız evlatlarımızı, vatanına, milletine bağlı olarak yetişmelerini ve sağ salim olarak yurtlarına dönmelerini nasip eyle...
 
Askerlerimizin istikballerini parlak, kıyamet gününde yüzlerini ak eyle Ya Rabbi! Halk içinde imanlarıyla itibarlı, millet ve memleketimize faydalı olmalarını müyesser eyle Ya Rabbi!
 
Ey Rabbimiz! Dinimizi, Kur'an'ımızı, ırzımızı, namusumuzu, iffetimizi, şerefimizi, ordumuzu, yurdumuzu muhafaza eyle. Memleketimize göz diken düşmanlara ve memleketin kötülüğüne çalışanlara fırsat verme Ya Rabbi!
 
Dinimize yardım edenleri iki cihanda aziz eyle, her türlü hizmetlerinde muvaffak eyle Ya Rabbi! Senin yolundan, Kur'an yolundan, İslam'ın yolundan bizleri ayırma Ya Rabbi!
 

Bu aziz vatanı korumak, İslam'ın sancağını dalgalandırmak için cepheden cepheye koşan ve bu uğurda canını feda eden bütün şehitlerimizin ruhunu şad eyle Ya Rabbi!...


Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Afrin'e olası operasyon hakkında konuştu. Çavuşoğlu, 'Tehdit gelirse Afrin'e gireriz, oraları teröristlerden temizleriz!' dedi.
ABD'nni YPG/PKK'ya silah göndermesine de değinen ÇAvuşoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"ABD Başkanı Trump’ın kendisi, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımıza telefonda 'bundan sonra YPG’ye silah verilmeyeceğini' söyledi. Biz ABD’nin iç işlerine karışmayız ama Pentagon kendi başkanını dinlemiyorsa, sonuçta bizi ilgilendirir. Çünkü oraya verilen silahlar bize bir tehdittir ama bu biraz da ABD’nin iç meselesidir. ABD gibi önemli bir ülkenin başkanının sözünün tutulması gerekiyor. Biz Türkiye olarak buna çok önem veriyoruz. Biz verdiğimiz her sözü tutarız."
"AFRİN'E GİRERİZ"
"Nasıl daha önce Fırat Kalkanı Operasyonu bölgesinde Kilis’e ve bölgeye tehdit geldiği zaman hiç tereddüt etmeden o bölgeye girdiysek, DEAŞ’ı temizlediysek, Afrin veya başka bir bölgeden de Türkiye’ye yönelik tehdit geldiği zaman hiçbir tereddüt göstermeden oralara gireriz, oraları teröristlerden temizleriz. Yani Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi bir gece ansızın gelebiliriz, girebiliriz."


15 Ocak 2018 Pazartesi

İSMET ÖZBAKKAL,TÜRKİYE DE KAÇ SİYASİ PARTİ VAR?NE İŞE YARAR?

TÜRKİYE DE KAÇ SİYASİ PARTİ VAR?NE İŞE YARAR?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı faaliyette bulunan siyasi parti listesini güncelledi. 31 Aralık 2017 tarihi itibariyle Türkiye’de 88 siyasi parti faaliyette bulunuyor. Listeye göre 2017 yılında 4 siyasi parti kuruldu. Bu partiler sırasıyla Güven Adalet ve Aydınlık Partisi, İyi Parti, Türkiye İşçi Partisi ve en son 20 Aralık tarihinde kurulan Ötüken Birliği Partisi oldu.

İnsanlarımıza sorsak 88 siyasi partiyi say diye.Yarısını hatta çeyreğini bile sayamayız.
Bu partiler neden kuruldu,ne iş yapar,nasıl geçinir,amacı nedir,
Siyasi  faaliyetleri yok.Seçime girme hakkı olması için Türkiye de buluna ilçelerin üçte birinde ilçe kongrelerini tamamlayıp.41 ilde il kongresini yapması gerekiyor.
Geçen yıl seçime girme hakkı olan 9 parti vardı.2018 itibariyle ocak sonunda açıklanacak.

Siyasi partilerin amacı iktidar olmaktır. İddiası olması için illerde teşkilatları olması lazım.En önemlisi başında lider olmalı. Aldığı siyasi partinin oyunu yukarı çıkaran lider olmalı.
Partilerde miras kalır mal mülk ve oy potansiyeli ve geçmişten kalan misyonu devam ettirmek zorundadır.
Günümüzde çok komik işler oluyor.Kendi misyonundan uzaklaşan sağ partiler sol partilerin kuyruğu olmuş durumda.
KİMLİĞİNE UYGUN OLMAYAN DAVRANIŞLAR YAPAN PARTİLER KAPANIYOR VE KAPANMAK ZORUNDADIR.
İNAT EDEN VE ÜÇ BEŞ SEÇİM SIFIR ÇEKEN PARTİ LİDERLERİNİN ONURSUZ DURUŞU NEDEN?  PARTİLERİN MAL VARLIĞINI TÜKETMEK İÇİN Mİ?
Milletin tasvip etmediği parti ve liderinin millet ağazıyla
 konuşmayan spiker türü parti başkanları ihanet içerisindedir. Bırak git kardeşim.Hileyle hurdayla eline geçirdiğin partide ne bekliyorsun.
GERİ KALAN PARTİ VE LİDERLERİNE ÖNERİM ŞU. MİLLETİN İÇİNE GİRİN VE DİNLEYİN. Kahveler de nargile çekerek,etrafına çete kurarak,başarılı il başkanlarını yiyerek,tek başına binde sıfır altı çekersin.
Birde kuyruk olmak için yaşayan patiler var.
Siyasi Parti, benzer siyasi görüşe sahip olan insanların ülke yönetiminde söz sahibi olmak üzere kurdukları örgütlere verilen isimdir. Şimdi sizlere kısaca siyasi partilerin tarihçesini vererek, siyasi partilerin ideolojilere göre nasıl ayrıldığını ve siyasi partilerin görevlerinin ne olduğu hakkında bilgiler vereceğiz.

Siyasi Partilerin Doğuşu

Siyasi partilerin geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar kabileler halinde yaşarken bile onları yöneten önderler ve muhalefet eden gruplar her daim var olmuşlardır. Bu grupların günümüzdeki yapılanması bir siyasi parti ile yakından alakalıdır. Siyasi partilerin var oluşu demokrasilerden daha eskidir. Monarşiyle yönetilen toplulukların yönetimine her zaman muhalefet olan başka bir grup mevcut olmuştur. En otokratik yönetimler de bile her zaman bir muhalif grubun varlığından söz etmek mümkündür. İnsanların hepsi aynı düşüncelere sahip değildir. Bunun için sürekli farklı düşüncelere sahip yönetimlerin, düşüncelerin ortaya çıkması kadar da doğal bir şey yoktur. Bunun içindir insanların topluluk şeklinde yaşamaya başlamasıyla birlikte her zaman muhalefet olan kişilerin görüşü var olmuştur. En küçük topluluk olan aile içinde bile muhalefet yapılanmasından söz edebiliriz.
Osmanlı padişahlarına karşı da muhalefet her zaman mevcuttu. Yeniçeriler de özellikle son dönemlerinde padişahı tahtan indirme yetkisine sahip olmuştur. Anadolu halkı bile zaman zaman ayaklanmalar çıkararak istediklerini yaptırabiliyordu.
Modern anlamda ilk siyasi partiler, Fransız Devrimi sonrasında oluşmaya başladı. Öncelikle Avrupa, sonrasında dünyanın diğer bölgelerinde çeşitli siyasi görüşlere sahip kişilerin resmen bir araya gelip örgütlenerek kurulan ve yapılan seçimlerde bu örgütlerin topluca ülkelerin yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar. Günümüzde halen varlığını sürdüren ilk partiler 1830’lu yıllarda İngiltere’de kurulmuş olan Muhafazakâr Parti ile aynı dönemlerde ABD’de kurulan Demokratik Parti gösterilebilir. Türkiye’nin ilk partisi ise 1889 yılında İttihad-ı Osmani adıyla kurulan, II. Abdülhamit’in tahtan indirilmesini amaçlayan bu partidir. Daha sonraları İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu örgüt II. Meşrutiyet ile birlikte 1908 yılında siyasi parti haline geldiğini ilan etmiştir.

İdeolojilere Göre Siyasi Partiler

Düşünceler bir olmadığı gibi amaçlar da bir değildir. Dünya üzerinde birçok amaçla kurulmuş parti düzenlerinden bahsetmek mümkündür. İdeolojilere göre parti oluşumları da parti çeşitliliklerini ortaya koymuştur. Örneğin; Ak Parti bir Muhafazakâr Parti olarak geçmekteyken; Milliyetçi Halk Partisi (MHP) ise Milliyetçilik esasına dayalı olarak kurulmuş bir partidir. Buna göre partiler ideolojilerine göre farklılıklar göstermektedir. Öncelikle bu ideolojileri kısa bir şekilde anlatalım.
Muhafazakâr Parti: Geleneksel sosyal etmenleri muhafaza etmeyi amaçlayan ve var olan bu değerleri koruyan bir sosyal, politik felsefedir. Daha açıklayıcı bir şekilde anlatacak olursak, toplumun değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal ve kültürel değerleri korumayı savunan bir sağ kanat siyasi ideolojisidir.
Milliyetçi Parti: Milliyetçilik, ulusçuluk, ulusalcılık ya da nasyonalizm, kendilerini birleştiren dil, tarih, veya kültür bağlarıyla oluşan bir toplumun birikimlerini ulus ya da miller tanımıyla tanımlayan topluluğu yaşama, ilerleme ülküsünü toplumun ve insanlığın gelişmesini sağlayan görüştür. Milliyetçilik modern olarak 1789 Fransız Devrimi ile doğmuştur. Ancak bakıldığı zaman toplulukların oluşmasıyla birlikte bu düşünce var olmuştur.
İslamcı Parti: İslamcılık, üzerinde tartışılacak bir tanımlamadır. İslam’ı kişisel hayatın dışında sosyal ve politik alanlarda da yol gösterici olmasını hedefleyen politik-ideolojik hareketler olarak tanımlanır.
Yeşil Parti: ABD’deki partilerden bir olup dünyada diğer yeşil partilerle aynı amaç doğrultusunda birleşmiştir. Adından da anlaşılacağı gibi dünyadaki yeşil alanları korumak, çoğaltmak için çevreci örgütler tarafından kurulmuş bir ideolojik düşüncedir.
Sosyal Demokrat: Demokratik bir topluluğu kurmayı hedefleyen bir politik ideolojidir. Diğer bir tanımlama yapmak gerekirse; sosyal demokrasi, evrensel değerlere uyumlu yurttaşların bireysel ve toplumsal gereksinimlerini sağlamayı amaçlayan devlet ya da politika ve kapitalist düzene karşı ortaklaşa uyum sağlamayı hedefleyen bir düzen olarak tanımlanır.
Sosyalist Parti: Sosyal ve ekonomi anlamda toplumsal refahı devlet kararlarıyla getireceği ve üretim araçlarının topluma ait olduğunu savunan işçilerin yönetime katılmasına ağırlık veren, özgürlüğün en üst safhada olduğunu, özgür bir ekonomik ve eşit bir düzen sağlamayı amaçlayan toplulukların oluşturduğu bir partidir.
Komünist Parti: Ortak mülkiyet üzerine kurulmuş sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplum düzeni oluşturmayı amaçlar.
Faşist Parti: İlk olarak Benito Mussolini tarafından Ulusal Faşist Parti’nin kurulmasıyla ortaya çıkmıştır. Otoriter devlet üzerinde kurulu olan bir radikal milliyetçi yönetim sistemidir.
Anarşist Parti: Toplum üzerinde bulunan otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimleriyle yok sayılmasını savunan bir politik düşüncedir. Toplumda bulunan bütün otoriter yapılanmalarına karşı bir savaş açar.
Feminist Parti: Feminist ya da Kadın Hak Savunucular Partisi, toplumda kadınların ezildiğini, bu cinsiyet ayrımına son vermek için kurulmuş olan bir yapılanmadır. Kadınların ezilmesine, sömürülmesine karşı oluşmuş kadın hareketlerini savunur.
Liberteryen Parti: Yol gösterici, negatif özgürlük fikrini savunan akımdır. Politik özgürlüğü, gönüllü işbirliğini ve bireysel karar önceliğini vurgular.
Sağ- Sol Düşüncesi: Sağ- sol partileri sınıflandırmak için kullanılıyor. Ancak sağ- sol kavramı herkes için aynı şekilde tanımlanmamaktadır. Bu terimler ilk olarak Fransız Devrimi'nden sonra ortaya çıkmıştır. Belirli görüşler doğrultusunda düşünenler sağ kanadı oluştururken, bu görüşe muhalefet olanlar ise sol kanadı oluşturmuşlardır. Bu tarihten sonra sağ ve sol şeklinde tanımlamak gelenek olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu tanımlamalar ortak bir görüşe sahip olunmadığı için ortaya çıkmıştır ancak günümüzde bir siyasi propaganda olarak varlığını sürdürmektedir. 80’li yıllarda var olan sağ- sol çatışmaları buna en iyi örneği teşkil eder.

Siyasi Partilerin Görevleri Nelerdir?

Siyasi partiler, devlet işlerine katılabilmek ve devletin biçim, amaç ve içeriğini oluşturabilmek amacıyla bireylerin ve toplumların oluşturduğu örgütlerdir. Siyasi partiler çoğulcu partilerin vazgeçilmez öğesidir. Bir devlet yapılanmasında birden çok parti varsa orada demokrasiden söz etmek mümkündür. Çok parti demek çok seslilik demektir. Siyasi partiler halk tarafından başa getirilir. Böylece halk temsili bir şekilde devlet üzerinde söz sahibi olacaktır.
Siyasi Partiler, hukuk düzenin sınırladığı çerçevede birbirleriyle sürekli olarak bir rekabet içindedirler. Halktan oy almak için zaman zaman bu rekabet daha da kızışır. Demokratik sistem karşıt görüşlerin varlığına dayanır. Bir toplumda aynı düşünceler varsa o toplumda büyük ihtimalle baskı söz konusudur.
Siyasi partiler, iktidar olmamaları halinde muhalefet görevini alır ve iktidarı denetler, eleştirir. Bu siyasi partilerin en önemli görevidir. Seçmen oyunu verdikten sonra hükümetteki olan partinin neler yaptığını bilemez. Parlamentoda bulunan muhalefet partiler hükümetin etkinliklerini kontrol eder ve hatalarını halka duyurur.
Siyasi Partiler, tüzük programlarıyla fikirlerini ve yapacakları işleri bütün bir şekilde halka duyurur. Halk da kendi ideolojisini savunan, yararına en uygun olan partiyi seçer ve ona oyunu verir.

14 Ocak 2018 Pazar

İSMET ÖZBAKKAL,TOPLUMDA ADAM GİBİ YAŞAMAK

Toplum içimde yaşarken karşı karşıya kaldığımız bir çok insana içimizden kızarız. Sıramızı alana,önümüzde arkamızda terbiyesizce yürüyene.Sesli ve olumsuz konuşanlar.Kulağında kulaklık konuşarak gidiyor,elinde çekirdek yiyor. Yere tükürüyor.Araçta yağmurda yaşta yayaları hiçe sayıyor. Lüzumsuz korna çalma,çöp atmak. Tramvayda,metroda itişme kalkışma.Hepsi kabahatler kanununa giriyor bir çoğunun cezası var.
YA YALAN SÖYLEYEN.SÖZÜNDE DURMAYAN.VE KUL HAKKI YİYENLER. HAKSIZ KAZANÇ SAĞLAYANLAR. VATANA İHANET EDENLER.YATACAK YERİNİZ YOK...
Mevkii için milleti feda eden değil, aksine gerektiği zaman millet uğruna mevkiini, hatta hayatını verebilen adam büyük adamdır.
İnsanlar da, hayvanlar da, birçok diğer canlı da varoluşu gereği toplumsal şekilde yaşama ihtiyacı duyan varlıklardır. Bir arada yaşayan varlıklar sadece insanlar değil, etrafımızdaki birçok canlıya baktığımızda da görürüz. Örneğin keçiler, koyunlar sürü halinde yaşamaktadır. Bunun yanı sıra kuşlara da bakarsak, göçmen kuşlar göç edecekleri zaman hep birlikte bu işi yapmaktadırlar. Yani buradan anlaşılıyor ki, Allah’ın yarattığı her varlığın, varlığını sürdürebilmek ve mutlu olabilmek amacıyla kendi türünden etrafında birilerinin olmasına ihtiyacı var. İnsanlar da tıpkı bu şekildedir. Hem giyim, barınma, yeme içme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak adına, hem yalnız kalmamak adına hem de içgüdüsel olarak insanlar da tıpkı bahsettiğimiz hayvanlar gibi bir arada yaşamaya ihtiyaç duyar. Toplumsal yaşam, insanların bu gibi ihtiyaçlarını daha kolay giderebilmesi amacıyla oluşmuştur.
Mesafe iyidir. Ne haddini aşan olur ne de huzurunu kaçıran.
Yani toplumda adabı muaşereti bileceksin.Kibar olacaksın.Adam gibi selam verip yol vermeyi,selam vermeyi,sadaka vermeyi,borç vermeyi bileceksin.

Yaşamak için uyumlu olmak gerekiyor. Etnik kimlik,hemşehricilik yapmamak gerekiyor. Adaletli ve toplum kurallarına uyarak ve komşuyla iyi geçinerek,aile ilişkilerinin iyi olması huzurlu yaşamı getirir.

TOPLUMSAL YAŞAM YAZILI VE YAZISIZ KURALLAR
Yeryüzünde birbirinden farklı pek çok toplum bulunur. Her toplumda da toplumsal yaşamı düzenleyen yasalar vardır. Eğer bu toplumsal yaşamı düzenleyen yasalar olmasaydı toplumda bir düzen oluşmazdı. Herkes kendi isteği gibi davranırdı. Başkalarını düşünmez, kendi çıkarları için çalışırdı. İnsanlar birbirlerine zarar verirdi. Toplumsal yaşam çekilmez bir hâl alırdı.

Toplum yaşamını düzenleyen yasalar insanlar arasındaki ilişkileri de düzenler. Toplumsal yaşamı düzenleyen yasalar yazısız ve yazılı kurallar olmak üzere ikiye ayrılır.

1- YAZISIZ KURALLAR:
Örfler, âdetler, gelenek ve görenekler, görgü kuralları, ahlak kuralları yazısız yasalardır.
Bu kurallar toplum içindeki davranışlarımızı düzenleyen saygı ve sevgiyi temel alan kurallardır. Bu yasalar, kişilerin davranışlarını iyi-kötü, doğru yanlış, olumlu-olumsuz olarak değerlendirirler. Bunlara uymayan kişiler toplum tarafından ayıplanır, kınanır. Onlarla kimse arkadaşlık etmez, konuşmak istemez. Bu kişiler yalnız kalır. Bu kurallara uymayan kişiye devlet ceza vermez. Ancak bu kişilere toplum hoş gözle bakmaz, ayıplar ve dışlar. 
Yazısız kurallar;
- Toplum içinde kendiliğinden doğar.
- Davranış biçimleri ile nesilden nesle geçer ve süreklilik kazanır.
- Toplumdan topluma değişiklikler gösterebilir
Yazısız kurallardan bazıları şunlardır:
- Kendi haklarımızı korumak ve başkalarının haklarına saygılı olmak.
- Komşularımızla iyi geçinmek.
- Sokakta, otobüste yüksek sesle konuşmamak.
- Büyüklere saygı, küçüklere sevgi göstermek.
- Hoşgörülü ve alçakgönüllü olmak.
- Toplu taşıma araçlarında hastalara, yaşlılara, engellilere yer vermek.
- İnsanları güler yüzle karşılamak, selamlamak ve gönül kazanmak.
- Otobüse ve trene binerken, sinema ve tiyatroya girerken sıraya girmek.
- Başkalarının düşüncelerine saygı göstermek.
A) Örf ve Âdet:
Toplumun bireylerden beklediği davranışlardır. Örf ve âdetler toplumun saygı duyulmasını istediği değerlerden oluşur.
B) Gelenek:
Bir toplumda, bir toplulukta saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlara gelenek denir.
C) Görenek:
En sade tanımıyla bir şeyi görüle geldiği gibi yapma alışkanlığı olan görenek, öteki sosyal alışkanlık gibi gerekli ve uygun görülenleri kapsar. Ama bunların mutlaka yerine getirilmesini istemez. Göreneğin örfe, âdet, geleneğe bakarak yaptırım gücü daha zayıftır.
D) Ahlâk:
Toplumun iyi ve doğru kabul edilen davranışları yapmak kötü ve yanlış kabul edilen davranışları yapmamaktır.

2- YAZILI KURALLAR:
Toplum hayatını düzenleyen yazılı hukuk kurallarıdır. Bunlar anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik adlarını alırlar. Bu hukuk kuralları, hem bireylerin birbirleriyle hem de devletle olan ilişkilerini düzenler. Bunlar toplumdaki bireylerin uyması zorunlu olan kurallardır. Hiç kimse yasaların düzenlediği bu kurallara uymama hakkına sahip değildir. Hukuk kuralları herkes için geçerli olan genel kurallardır. Kişilere göre farklı uygulanmaz.
Yazılı kuralları devlet koyar. Yurttaşlar bu kurallara uymak zorundadırlar. Uymayanlar devlet tarafından belirlenen suç özelliğine göre cezalandırılırlar.
Yazılı kuralları genel ve özel kurallara olmak üzere iki kısımda ele alabiliriz:
A) Genel Kurallar:
Toplumu oluşturan tüm bireylerin uyması gereken kurallardır. Hırsızlık yapmamak,başkalarının haklarını ihmal etmemek,başkalarının canına ve malına zarar vermemek,askerlik yapmak, vergi vermek gibi.
B) Özel Kurallar:
Kişinin içinde bulunduğu toplumun yaşayışını düzenleyen özel kurallardır. Okula giden bir öğrencinin okulda uyması gereken özel kurallar gibi.
Yazılı hukuk kurallarının başında anayasa ve yasalar gelmektedir.
  ANAYASA:
  Yazılı kuralların en önemlisi anayasadır.
- Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirten, vatandaşların temel haklarını tespit eden yazılı belgedir.
Anayasa devletin temel kanunudur. Bu bakımdan yasa, tüzük ve yönetmeliklerden önce gelir. Hiçbir kanun anayasaya aykırı olamaz. Anayasa devletin temel niteliklerini tanımlar ve vatandaşların hak ve özgürlüklerini belirtir.
- Yasa ise, devletin yasama organı tarafından anayasaya uygun olarak hazırlanmış, herkesin uymak zorunda olduğu yaptırıma bağlı kurallardır.
Anayasanın Özellikleri:
- Kısa ve öz olarak hazırlanmıştır. 177 maddesi vardır. Yaklaşık 180 sayfadır.
- Bütün konuların özüdür. Kanunlar anayasaya uygun olarak hazırlanır.
- Millet ya da milletin seçtiği temsilciler tarafından hazırlanıp kabul edilir.
- Vatandaşların temel hak ve görevlerini belirtir.
- Devletin nasıl yönetileceğini gösterir.
- Egemenliğin kim tarafından ve nasıl kullanılacağını açıklar.
Toplumun ihtiyaçları ve şartlar zamanla değiştiğinden dolayı anayasalarda da değişiklikler yapılabilir.
Kendi içinde huzur bulamayan insanlar, hep başka insanların huzurlarını bozar.