25 Aralık 2018 Salı

İSMET ÖZBAKKAL;YENİ YIL 2019 DA UMUTLARINIZ GERÇEK OLUR İNŞALLAH...

HER YILIN SONUNDA BİRAZ HÜZÜN ÇÖKÜYOR.. YENİ YIL BİR YAŞ, BİR SORUMLULUK DUYGUSUNU VE YAŞAMAK GÜCÜNÜ BİRAZ DAHA ZORLASA DA;GÖNÜLLERDEKİ HİÇ SUSMAYAN BÜLBÜLÜN ADI UMUT KUŞUDUR...
Sevdiklerinizle sağlıklı huzurlu bir yaşam dilerim.
Allah'ım sen evveli ve sonu olmayan cömert, acıyan, ihsanı bol olansın. Bu yeni yılda bize helal rızıklar ihsan et. Bu sene beni, yakınlarımı ve Müslümanları şeytanın aldatmasından ve tuzaklarından koru. Nefsimizin kötülüklerine karşı bize yardım et. Bu mesajı okuyan sevdiğimi ise duamın dışında bırakma. Âmin! Hayırlı bir yıl geçirmen dileğiyle…

MEMLEKETİMİZİN HER YERİ, COĞRAFİ YAPISI CENNET KÖŞESİ.
KIYMETİNİ BİLMELİ,İNSANCA YAŞAMALIYIZ.
Türk insanı sevecen,yardım sever insandır.İçinde sevkat merhamet uyumlu olmak vardır.
Büyük şehirlerin içinde yaşarken selamsız, sabahsız insan canavarı olmadan,duygusuz ilgisiz olmadan,materyal düşünceden uzak İslamın insanca yaşama şefkatiyle yeni yılda yaşamalıyız.
GÜLÜMSEYİN...!!!!
Duyarsız insan olma;Sende faydalı bir birey ol.Çiçek dik ya da insan eğit,oda olmazsa hayvanları sev.Bir kap su ver.Biraz yem ver.Yaşlının kolundan elinden tut.Zekat , fitre,sadaka ver.
AMA ÖNCE İNSAN OLMAK prensibiyle, el ele birlik içerisinde yaşamalıyız. Tahammül etmeliyiz,affetmeliyiz,sevmeliyiz.


İyi İnsan Nasıl Bir İnsandır?
İyi insan, yalnız kendini düşünerek hareket etmez, kendi menfaatini ön plana almaz. Aksine; dünyada yalnız olmadığını düşünür. Yardımsever ve faydalı bir insan olma gayreti içerisindedir. Goethe: “Hareketlerimizin sonuçlarını temiz ve berrak bir şekilde düşünebilme kudretini Allah’tan istemeliyiz” der. Fransız devlet adamı Talleynand; “Devlet adamı istikbali kalbinde yaşamalıdır” demektedir. İnsan, yapacağı işlerde karşılaştığı engelleri de sevmeli, sevmesini bilmeli, öğrenmelidir. “Başarısızlık bile, kendimizi tanıtan bir okuldur.” Çünkü engeller ve başarılar bizi realist olmaya zorlar. Tevazumuz ve sabrımız artar. İrademiz kuvvetlenir, düşüncemiz gelişir. Hayatın her şeyinden ders almasını bilmeliyiz. (Başarı-başarısızlık, sıkıntı ve mahrumiyet, v.s...) Düşünmeli ve düşünmeliyiz... İyi insan, aklını ve kabiliyetlerini kullanan, zamanını ve maddi imkanlarını verimli şekilde kullanan ve kendisini değil, çevresini ve toplumu düşünen, imkanlarını insanların rahatı ve hizmeti için kullanabilendir.

2019 YILI MEMLEKETİMİZE VE TÜM DÜNYADA Kİ İNSANLAR İÇİN SAVAŞSIZ ,BARIŞ YILI OLSUN.
İNSANLAR ARTIK ECELİYLE ÖLSÜN...

22 Aralık 2018 Cumartesi

İSMET ÖZBAKKAL;HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ,ADİL BİR SEÇİM OLSUN...

DEMOKRASİYLE YÖNETİLEN ÜLKELERDE SEÇİM ÖNEMLİDİR.
31 MART 2019 DA YAPILACAK YEREL SEÇİMLER İÇİN HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR.!!!
SEÇİM ADİL OLMALI:Bunun için kimlere görev düşüyor.
1.Siyasi partilere çok görev düşüyor.Sandık görevlileri,müşayitler,seçmeni doğru bilgilendirme ve adayları iyi tanıtma görevi vebali partilerin.
2.Kamu görevlileri yani seçimde rol oynayan kurumların görevini adil bir şekilde yapması gerekiyor. Başta seçim kurulları,kolluk kuvvetleri,adli görevliler ve mülki amirlere önemli görevler düşmektedir. Çünki seçim kanunlarını sandık kurulu ve güvenlik güçlerimiz uygulamaktadır.

Oyun sandıkta kullanılmasından,adliyede seçim kaydına bilgisayarda geçmesine kadar bir çok işlemler var;Adil sayım,tutanak,yolda sevkiyat,seçmenin kimlik bilgileri hile olmadan mükerrer oy kullanılması ve fazla oy pusulasına kadar işlemler var.Ayrıca okumuşluğu olmayan ve sakat olanların isteği üzerine oy kullanılmalı.Hasta yatalak olanlarında evine gidile biliyor.

Seçim yasakları başladığında sandığın etrafında propaganda ve promosyonların yasak olması ve uygulanması. Birde sandık görevlileri en son seçimlerde yukarıdan aşağı aldığı oy oranına göre görevli verdiği için oyu çok olan partilerin sandık görevlileri daha çok oluyor ilk dört parti dışında ve seçime katılamayan partiler sandık görevlisi veremiyor.
Sandık kurulunda yer alacak başkan ve yardımcısı üyelerin görevlerini iyi bilip adil şekilde davranmalıdır.
Seçimlerin adil olması ve doğru olması için yüksek seçim kurulu medyada eğitici yayınlar yapmalıdır.
Siyasi partilerde seçmenleri doğru oy kullanımı hakkında bilgilendirmelidir.
En büyük görev seçmenlere düşmektedir.İyi araştır,kukla olma,anla dinle,partiyi adayı ve hizmet projelerini incele ve sandıkta kendi doğru bildiğin adaya mührü VUR!
Hile yapanı Allah affetmez.Haram oy günahtır. Sandıkta hakkıyla çıkana helal olsun.
Hiç kimse demokrasi dışında,sandık dışında çare aramasın.İsabetli oy kullan SARI YELEK GİYME...
Örgütlerin amacı yetersiz kişiyi belediye başkanı seçtirmektir.Rant kapısı olan belediyeleri sömürmektir. 15 Temmuz olayından sonra istifa eden belediye başkanları var NEDEN?
ADİL VE HAYIRLI BİR SEÇİM OLMASINI ,MEMLEKETİMİZE HİZMET EDECEK OLAN, DOĞRU ADAYLARIN SEÇİLMESİNİ, ALLAH TAN DİLERİM..

14 Aralık 2018 Cuma

İSMET ÖZBAKKAL;YEREL SEÇİMLER GELDİ DE, SEÇMEN NEDEN İŞTAHSIZ?

31 MART 2019 DA YAPILACAK YEREL SEÇİMLER İÇİN PARTİLERİN İTTİFAK ARAYIŞI VE ADAY ADAYLARI TAMAM GİBİ...
SOKAKTA,ESNAFTA DOLAŞTIM.ŞÖYLE BİR ANKET YAPTIM,ÇOK ŞAŞIRDIM!!!!!
SEÇMENİ İLK DEFA İLGİSİZ,ALAKASIZ GÖRDÜM.
PARTİCİLİĞİN BİTME NOKTASINDA OLDUĞUNU GÖRDÜM.!

Eskiden bu seçim dönemlerinde herkes ne yapacağını bilirdi.Aday adayları açıklandığında heyecan olur,partime oy veririm derdi,seçmen..
Şu an sadece aday adayları arasında kıyasıya rekabet var.Adeta kaleyi fetih eder gibi benim adayım olsun da ne olursa olsun diye bölük bölük bölünmüşler.
Hayret verici durum var.Ortada bir çok menfaat perverler cirit atıyor.Arkasında DAYISI OLAN müracaat ediyor.Hatta ilan ediyor seçilmiş gibi.
Adayın adı geçer geçmez,sosyal medyada eskiden adayla çekindiği resimler paylaşılıyor.
Bir arkadaş şaka misali yazmış.Adaylar kesinleşsin ki aday adaylarının resimlerini bulmaktan yoruldum demiş.
Birde A partisi B partisinden C aday derken partiler bir birine karıştı.Bugün bir arkadaş o aday solcu neden sağdan aday,o parti solcu neden sağla ittifak gibi sorular sordu.
NEREDE O ESKİ İDEALİST İNSANLAR...
Sapla saman bir birine karıştı. Eskiden ben o adaya kefilim derdi seçmen.
KENDİ PARTİSİNİ ADAMLARI YETER ARTIK 3 DÖNEM ADAY OLMASIN DİYE BAĞIRANLAR VAR.
Mahkeme kadıya mülk mü?                           Yıllarca aynı partiden meclis üyesi,yönetim kurullarında,hatta belediye başkanlığı yapmış kişi dahi meclis üyeliğine aday.Hatta il başkanlığı yapmış kişi bile meclis üyeliğine aday. Ne belediye meclis üyeliğiymiş...
Aday adaylarının genelde zengin ve inşaatla uğraşanlar olması hatta eski partili olması da ayriyeten ilginç. Maddi menfaatler ön plan da. Nerede vatan millet için hizmet NEREDE????
Tecübeli,bilgili,hemşehricilik yapmayan,insan olan adayları aday yapın,dayısı olanı değil...
BİR DAYIM OLMADI...

10 Aralık 2018 Pazartesi

İSMET ÖZBAKKAL,AKILLI İNSANLARLA ÇALIŞMAK

RAHMETLİ SAKIP SABANCI 1995 DE KAYSERİ ERCİYES ÜNÜVERSİTESİN DE ANLATMIŞTI;" DOĞRU ADAMLARA YÜKSEK MAAŞ VERİRİM" DEMİŞTİ.
SABANCI;HAYATIMDA KUPON BİRİKTİRMEM AMA GAZETEDE MEGA KUPON OLURSA BİRİKTİRİRİM. İNDİRİM OLURSA GİYİM KUŞAM ALIRIM DEDİ.Ayağındaki ayakkabıyı yurt dışından aldım bilin bakalım kaça aldım dedi.Ortası beyaz kenarları siyah rugan ayakkabının fiatını bir kaç kişi fiat söylese de,bir alana bir bedava kampanyasından aldım dedi. Allah rahmet eylesin yattığı yer nur olsun.Emeği çoktu memlekete.


Yola çıkarken,bir iş yaparken akıllı ve doğru adamlarla işe başlamak lazım.Yoksa ilk virajda bizi satar.Siyasette olduğu gibi,acemi bir adamı yönetime alırsın makam mevki görünce her şeyi unutur.

EİNSTEİN VE ŞOFÖRÜ...
Ünlü fizikçi Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a sormuş:
“Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum”
Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:
“Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar… O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim.”
Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:
“Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip.” demiş ve sonra da salonun arkasında oturan Einstein’ı işaret ederek, "Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz o bile cevaplayacak.”
AKILLI İNSANLAR, AKILLI İNSANLARLA ÇALIŞIR ve ZEKANIN YANINDA UYANIKLIK DA İNSANA ÇOK ŞEYLER KAZANDIRIR…

7 Aralık 2018 Cuma

İSMET ÖZBAKKAL; Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.

GÜNÜMÜZDE CAHİLLER DE HER MEVKİYE GELİYORLAR...      Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına " Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş.
" Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma" diye ilave etmiş.
Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.
Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.
Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.
Usta ressam şöyle demiş:
"İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi."
Çıkarılacak sonuç:
- Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
- Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
- Asla bilmeyenle tartışma.

27 Kasım 2018 Salı

İSMET ÖZBAKKAL;SİYASET TECRÜBE İSTER

MAKAMLAR MEVKİLERİ ELDE EDEBİLİRİZ.FAKAT ÇIRAKLIK, KALFALIK DÖNEMLERİNDEN GEÇEN KİŞİLER VERİMLİ OLUR.
SİYASETİN İÇİNDE UZUN DÖNEM BULUNAN ŞANSI VE BAŞARIYI YAKALAMIŞ KİŞİLER
MİLLETE KARŞI DAHA HÜRMETLİ DAHA SEVECEN KİŞİLERDİR.

BAŞKENT ANKARA YA AKP DEN ADAY OLAN SAYIN MEHMET ÖZHASEKİ Yİ KUTLUYORUM. TESADÜF DEĞİL, BEŞ DÖNEM KAYSERİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI,MİLLETVEKİLLİĞİ,BAKANLIK VE GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI YAPTI.
ANKARA YA YAKIŞIR BİR BAŞKAN OLUR VE SORUNLARI ÇÖZER,HAYIRLI OLSUN.
(Resim.Kayseri büyükşehir belediye başkanı Mehmet Özhaseki makamı ve DP İL BAŞKANI İsmet Özbakkal 2013)

Kayseri li çalışkandır,dürüsttür,planlı projeleri vardır.İnsan kıymeti bilir.
Öz sermayeyle çalışır,insanları ayırmaz.

Tecrübeler kolay kazanılmıyor.Toplumumuzda maalesef insanlara hizmet eden kişiler git gide azalıyor.
Vatan için millet için çalışan kişilerden Allah razı olsun.

25 Kasım 2018 Pazar

İSMET ÖZBAKKAL,SUÇ ŞİDDET İÇERİR , ÖRGÜTLÜ SUÇ VE MAFYA KONULU TV DİZİLERİ VE FİLMLER,ÇOCUKLARI VE GENÇLERİ YANLIŞ YÖNLENDİRİYOR

TELEVİZYONLARDA YAYINLANAN MAFYA KONULU DİZİLER.,ÇOCUKLARI VE GENÇLERİ ADETA KÖTÜ KONUMDA EĞİTİR,ÖRNEK ALIR BİÇİMDE, SUÇ VE KÖTÜ ADAM OLMA HEVESİ İÇİNE İTMEKTEDİR.
Kolay yoldan zengin olan mafya çeteleri.Helal haram bilmeden, gayri meşru ticaretleri legal gibi gösterip.Kısa zamanda lüks ve ihtişam içerisinde olduğunu çeken diziler.Adeta gençleri imrendirir konumda olmaktadır.
Ayrıca şanlı Türk polisini,organize çetelerin elinde sanki oyuncak gibi göstermekte olup.,Türk polisimizin itibarını zedelemektedir. Bu filmlerde polisi iş birlikçi gibi ve bilgisiz gösteren dizilerin derhal televizyonlardan kaldırılması veya polisimizi milletin menfaatlerini savunan vatan için çalışan konumunu koruyarak vatandaşa sevimli ve güvenilir algısı yaratmalıdırlar.

Organize çetelerin nasıl kurulacağını da öğreten dizilere oto kontrol mekanizması getirilmelidir.İyinin dürüstün ve doğrunun özendirilmesi gerekmektedir. Acımasızca işkence yapan sahneler,kolay adam öldürme,büyük laf söyleme milli manevi değerleri hiçe sayan televizyon dizilerini istemiyoruz.

TV Dizilerinin etkisi!
İçinde yaşadığımız toplumun kültürel değerlerini korumak için son derece dikkatli olmamız gerekirken, Televizyondaki belirli diziler bunu yok sayıyor. Ahlaki değerlerimize önem vermeyen diziler yayınlanmakta; çarpık ilişkiler , kötü örnekler, ahlak dışı gayrımeşru yaşantılar toplumun dengesini bozmaktadır.
GELECEĞİN EMANETÇİLERİ YANLIŞ YÖNLENDİRİLMEKTE
Yayınlanan ve yayınlanmakta olan diziler; lüks yaşantıyı, emeksiz kazancı, evlilik dışı ilişkileri, kötü alışkanlıkları ve değerlerimize uymayan davranışları ekranlara getiriyor. Bunları izleyen insanlar, bir şekilde özeniyor ekrandaki hayata. Televizyon dizileri, toplumsal değerlerimize dinamit koyduğu gibi geleceğimizi emanet edeceğimiz gençleri yanlış da yönlendiriyor. Daha düne kadar kutsal saydığımız değerler şimdi ayaklar altında...

21 Kasım 2018 Çarşamba

SELÂMUN ALEYKÜM DOSTLAR, "GÜNCEL SOHBET" Bir dost, bir arkadaş,bir sevenle sohbet etmek ne güzel şey... Önceleri dost ziyaretleri vardı. Hatır gözetme vardı. Söz verme, "ne pahasına okursa olsun" sözünde durma; Sözünü yerine getirme vardı. Yardımlaşma ve dayanışma vardı!.. İsmet ÖZBAKKAL

SELÂMUN ALEYKÜM DOSTLAR,
Bir dost, bir arkadaş, gerçekten ve gönülden bir sevenle, "karşılıklı hasret, hürmet ve muhabbetle" hemhal olana sohbet edene ne mutlu.
Evet, dostlarla sohbet etmek ne güzel şey değil mi!...
Önceleri dost ziyaretleri vardı. Hatır gözetme vardı. Söz verme, "ne pahasına olursa olsun" sözünde durma; Sözünü yerine getirme vardı. Yardımlaşma ve dayanışma vardı!..
Günümüzde Facebook,twiter,ınstagram var. Bunlar sanal ortamda bir birine erişim sağlar ama sesimizi,mekanımızı unutturdu.
Sizlere sorum şu,bu gün birini ziyarete gittiniz mi?
Hasta ziyareti değil,asker ziyareti değil,cenaze taziyesi değil,.
Hiç bir işiniz olmadan sadece dostluk ziyareti yaptınız mı?
İnsanlar yalnız yaşayamaz.Sosyal yaradılışı vardır ama günümüzde kalabalığın içinde yalnız kalmış insanlarımız çok fazla.
Işıklar altında yalnız kalmak,çok acı.Parklar bahçeler emekli yalnız yaşlı insanlarla dolu.
Şimdi bir soru,sırdaşınız olan kaç dostunuz var?
BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ... 
Yunus Emre sözü: "sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz"demiştir.
Öyleyse dünya işlerini arada bir bırakalım.Dost ziyaretinde bulunalım.Arkadaşımızı,eşimizi dostumuzu arayalım soralım,yarenlik edelim.
GÜLÜ İNCİTME GÖNÜL 
(Bestami Yazgan ne güzel yazmış)
Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.

Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus,’
Dili incitme gönül.

Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.

Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.

Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.

Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül.

20 Kasım 2018 Salı

İSMET ÖZBAKKAL,ESNAFLIK BİTTİ Mİ?

MEMLEKETİMİZDE MESLEK OLARAK İKİ KİŞİDEN BİRİ DÜKKAN AÇAR,ESNAFLIK YAPARDI. HEMEN HEMEN HER MAMULÜ SATAR VEYA TAMİR EDERDİ.
BU GÜNLERDE KÜÇÜK ESNAFIN GİDERLERİ GELİRLERİNİ KARŞILAMAZ OLDU VE KÜÇÜK İŞ YERLERİ KAPANMAYA BAŞLADI.
KURUMSAL MARKETLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜRKEN,HER MAHALLEDEN HER CADDEYE BİR KAÇ MARKA BİRDEN AÇILDILAR.
HER TÜRLÜ ÜRÜNÜ SATAN MARKETLER,MAHALLE ESNAFINI BİTİRDİ.
Binaların altına yapılan küçük dükkanlar,boşalmaya başladı.
Esnaf kendine uygun bir dükkan tutuyor.Çıraklığını ve ustalığını kendi yapıyor idare ediyordu.
Malı ucuz alamayan bakkal,tuhafiye,nalbur gibi bir çok esnaf kayıt altına giremediğinden zarar eder durumda.
Kurumsal marketler kamyonlar bazında çok miktarda aldığı malı ucuz aldığından parekendeye ucuz yansıtmaktadır.Fiş,fatura ve kredi kartı çektirdiğinden avantajlı durumdadır.

DÜKKANLARIN KAPANMASI BİR ÇOK MESLEK GRUBUNU YOK ETMEKTEDİR.
Günümüzde berber,terzi,tamirci gibi bir çok meslekler yok olma yolunda.
Eskiden ayakkabı tamircisi,radyo tv tamircisi,bisiklet ve oto tamircisine kadar bir çok dalda çırak yetişirdi.Artık bir çok işin tamiri bitmek üzere,artık parça değişimi var servisler var.

GÜNÜMÜZDE DE MESLEK GRUPLARI DEĞİŞTİ
Bilgisayar,cep telefonu,internet cafe,simit merkezleri,dönercilik aldı yürüdü.

BELEDİYELER DÜZENLEME YAPMALI ARTIK HER BİNANIN ALTI DÜKKAN OLMAMALI
Şehrin uzak noktalarına bir sürü siteler yapılmaktadır.Meslekler için yapılan dükkanlar,koparatifler kendi üyeleri dışında ki kişilere rant sağlamaktadır.Ufak esnaf oto tamircisi bir dükkan alamazken,
dükkan kiralayıp tamircilik yapmaktadır.Bu durum adaletli değildir.Üretim yapan ufak veya büyük fabrikalara devlet avantajlı mekan vermelidir.
Bir çok organize sanayi sitelerinde yarıdan çoğu kiraya oturmaktadır.Üretmeyen kişilerin sitelerde ne işi var? Üreten firmaya iş yerlerini avantajlı vermeli,elektrik,su giderleri ucuz olmalıdır ki dünya bazında rekabet edebilsin.
Bazı meslek gruplarını ve esnafları devlet koruma altına almalıdır.Vergiden muaf yapmalıdır.
Avm ve iş merkezlerin de küçük esnafa yer ayırmalıdır.

11 Kasım 2018 Pazar

İSMET ÖZBAKKAL,EĞİTİMDE AİLENİN ÖNEMİ.

KAYSERİLİ AİLENİN ÇOCUĞU OLARAK BÜYÜDÜM. ANNEM VE BABAMDAN ALLAH RAZI OLSUN NUR İÇİNDE YATSINLAR. ÖĞÜTLERİ VE TELKİNLERİ HALA KULAĞIMDA.
BABAM AHMET USTA OTO MOTOR USTASIYDI. BİZLERE VE ÇIRAKLARINA KALFALARINA SÜREKLİ SÖYLERDİ.
Sofra adabı,,dürüst olma,haram helal,yalan söylememe,imkanlarını kendin yaratmak gibi.
KURU SÖĞÜTTEN DÜDÜK ÇIKARDIM derdi. Rahmetli babam.Düdük yaş söğütten çıkar sonra kurutulur.Ama yaş söğüt bulamadın vakti değilse,zor ama kuru söğüdü düdük yapmış.Yani imkanları zorlayıp neticeye varmış.
Kayseri bozkır alanda bulunduğundan.Kurak iklim yapısına sahip olduğundan,ekip biçmek üzerine değilde,ticari kazanca önem vermiştir. Çocuk 10 yaşına geldi mi mutlaka bir mamul sattırır.Kazancı öğretir.Kolay para harcamamayı.Zarar ve karın ne olduğunu ufak yaşta öğrenirdi. Şemşağmer yani çekirdek,sakız vb gibi maddiyatta ucuz ama eline para değerdi.
Sofraya büyükten önce oturulmaz,besmele ile başlanırdı. Musılundan ye derlerdi.Yani hemen önünden.
Ekmeğin kırıntısını ye,yemek seçme,adaplı ye,şükret derlerdi.
Baba eve geldiğinde dış kapıda karşılanır,elinde bir şey varsa alınırdı.
Büyüklere şaka yapılmazdı.Oturma adabına dikkat edilir,verilen haftalık harçlıkla idare edilirdi.
Başkasının hakkında dedikodu ve olumsuz düşünceler söylenmezdi.
Kıyafet alımları bayramlarda olurdu genelde.Aile kimle ahbabsa,onların çocuklarıyla da biz arkadaştık. Şunu bilemezdik zengin mi? fakir mi?Çünkü idareli kullanma,eskimeden alma ve israf yoktu,şükretmek vardı.İnsanlara yardım etme duygusunu bize aşılarlardı.Bin zahmetle bağda kaynattığımız pekmezi.Şişelere koyar konuya komşuya dagatırdık. Komşularda bize aşure,bağ mamüli ev yapımı yiyecekler verirdi.
Gelme gitmelerde karşılıklı akit alınırdı.Siz bize bu cuma gelin,biz de size öbür cuma günü diye.
Sünnet düğünü,askere gitme ve evlenme adetleri kendi dini ve yöremize göre uygulanırdı.
Daima büyüklerin fikri ve hayır duası alınırdı.Bet bereket vardı.
Her yaz çocuk cami kursuna gönderilirdi.Bağa göçerdik.Bağ kültürü çok farklıydı.Ah o çaman ekmek,bazlama hiç unutulur mu? Kuyudan  çekilen kar suyu,bakır mavtaşayla içilirdi.
Ağaç yaş iken eğilir.Eğitim ailede başlar.Vatan millet sevgisi ailede başlar.
NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ.ÇOCUKLARINIZA VAKİT AYIRIN.,ÖĞRETİN..

9 Kasım 2018 Cuma

İsmet Özbakkal,Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 80. yıl dönümü saygı ve rahmetle anılıyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938)
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI ATATÜRK
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise  Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler: 
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) 
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2. Toplumsal Devrimler:
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

3. Hukuk Devrimi:
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler 

5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması 
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

4 Kasım 2018 Pazar

İSMET ÖZBAKKAL: "YEREL SEÇİMLER VE OY ANALİZİ" -Ülkemizde siyasi partilerin aday tespit sürecini belirleyen faktörlere geçmeden önce, bu sürece ilişkin tartışmanın sadece listeleri kimlerin yaptığı (lider, yönetim, delegeler, üyeler ya da seçmenler) sorusuyla sınırlı olmadığını hatırlatmak gerekiyor.

31 MART 2019 YEREL SEÇİMLERİ YAKLAŞIYOR.ADAY ADAYLARI PARTİLERE MÜRACAAT EDİYOR.
ARTIK ADAYLIK BELİRLEME İŞLEMİ,SADECE PARTİLERİN GENEL MERKEZLERİ VE GENEL BAŞKANIN KARARINA BAĞLI.
Aslında aday adayları parti il başkanlıklarına başvurur. Ön seçim sistemi ile ortaya sandık konur.Tüm üyelerin seçimiyle sıralanan liste,parti genel merkezlerine gider. Bir yoklamada orada yapılır adaylıklar ortaya çıkar.
Ülkemizde siyasi partilerin aday tespit sürecini belirleyen faktörlere geçmeden önce, bu sürece ilişkin tartışmanın sadece listeleri kimlerin yaptığı (lider, yönetim, delegeler, üyeler ya da seçmenler) sorusuyla sınırlı olmadığını hatırlatmak gerekiyor. Bu alandaki araştırmalar, adayları belirleyenlerin yanında başka etkenlere de işaret ediyor. Örneğin, kimlerin aday olabildikleri, aday belirlemenin ne derecede merkezi olarak gerçekleştiği, aday belirleme yönteminin kaç aşamalı olduğu, atama ve oy verme sürecinin karmaşıklık düzeyi gibi sorular da büyük önem taşıyor. İlişkili soruları çoğaltmak mümkün. Adaylar sadece belirli bir toplumsal kesimden mi gelebiliyorlar? Adayların tespitine ulusal düzeyde mi yerel düzeyde mi karar veriliyor? Farklı toplumsal kesimlerin ve örgütlerin (sendikalar, işveren kuruluşları) ne derecede oy ve söz hakkı oluyor? Parti içinde birden fazla düzeyde eleme ya da sıralama yapma imkanı bulunuyor mu? Yani adayları kimlerin belirlediği sorunundan öteye bütün bu sorulara verilen yanıtlar çerçevesinde aday belirme sürecinin demokratik ve kapsayıcı olup olmadığını tartışmak gerekiyor.
HER PARTİNİN BELİRLEDİĞİ ADAY ADAYLIĞI ÜCRETLERİ YATIRILIR
Partiler meclis üyeli,ilçe,il ve büyük şehir aday adaylığı için ayrı ücret yatırırlar.
SEÇİM ÇALIŞMALARI
Önce hemşehricilik üzerinden başlayan çalışmalar,sivil toplum kuruluşları ziyareti ve millete gitme çalışmalarıyla devam eder.
Basın önemli faktör olup.Partinin ve adayın maddi gücüne göre şekil alır.
Seçim büroları açma ve araç giydirme anons yaptırmak ayrı bir güç olup ilan afiş gerekir.
TBMM’ye sunulan 2018 Bütçesi’ne göre, 2017’de 234.7 milyon TL olan bütçeden siyasi partilere yapılan Hazine yardımı; 2018’de 273.8 milyon TL olacak.
Yardımın 139.1 milyonu AK Parti, 71.2 milyonu CHP , 33.3 milyonu MHP , 30.1 milyonu HDP’ye yapılacak. 2017’de AK Parti 119.3, CHP 61, MHP 28.5, HDP 25.8 milyon TL yardım aldı.Hazine yardımında, partilerin son seçimdeki oy oranı dikkate alınıyor. 1 Kasım 2015’te Meclis’e HDP 59, MHP 40 vekil soktu. Ancak MHP yüzde 12.03, HDP yüzde 10.56 oy aldı. Bunun çin MHP Hazine yardımından daha büyük pay alacak.
Kısacası siyaset güç kuvvet işidir.Yola çıkan aday para ve güç sarvetmek zorundadır.
PARTİLERİN KASASINDA BULUNAN PARALARLA ADAYLARA DESTEK GELE BİLİR
Mitingler ve medya bütçeleri parti genel merkezlerince karşılanır.
Reklamını iyi yapan aday ve parti güçlü görünümüyle seçimi kazanır.
VATANA MİLLETE HAYIRLI HİZMET ETMESİ İÇİN, TECRÜBELİ VE DÜRÜST ADAYLAR ADAY EDİLMELİDİR...

31 Ekim 2018 Çarşamba

İSMET ÖZBAKKAL,CUMHURİYETİ ANLAMAK...

CUMHURİYETİN 95.YILININI BU SENE BİRAZ DAHA COŞKULU KUTLADIK.
CUMHURİYET BİZE SEÇME SEÇİLME HAKKI TANIYOR.
MİLLETİN KENDİ KENDİNE KARAR VERMESİDİR.
ÇALIŞTIĞI REJİM DEMOKRASİDİR.

CUMHURİYET,saltanat ve hanedanın olmadığı bu gibi yönetimlerden uzak,toplumun kral gibi tek adama itaat etmediği bir yönetim şeklidir.

FAKAT,milletimiz kimi seçeceğini iyi bilmeli.
Okumalı araştırmalı.Güdümlü oy kullanmalı.

Cumhuriyetle yaşamak için,bilgili çağı yakalamış,verimli toplum olmamız gerekiyor.



 Cumhuriyet bize neler kazandırdı?
O kadar çok şey var ki… Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, Kurtuluş Savaşı komutanları, perişan Türkiye’nin sanayi ihtiyacını, okul ve sağlık ihtiyacını gördükleri için bir sürü askerin göze alamayacağı fedakarlığı ve politika değişikliğini yaptılar: Askeri harcamaları kıstılar. Ve Türkiye kapalı köylerde yaşayan bir ülkeyken özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya ticaretine girip bir birikim sağlayabildi.
 Bu başarıyı sağlayan elemanlarımız nereden çıktı? Okullar, imparatorluktan kalmaydı; Cumhuriyet, üstüne çok iyilerini ilave etti. Mesela Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Ziraat Enstitüsü… Buralardan yeni tip bilginler, yeni entelektüeller çıktı. Onun için Cumhuriyet bir seferberliktir.
Türkiye Batı müziğini eskiden de tanıyordu; bizim kompozitör padişahlarımız bile vardı. Ama onu halka yayan, konservatuvarlar kurup müziğimizi geliştiren Cumhuriyet’tir. Biz bir müddet bunu küçümsedik. Bugün pek çok ülkede Avrupa kentlerinde Türk sopranoları ve baritonları, tenorları görüyorsunuz. Artık müzisyenlerimiz var. Orkestra kurabiliyoruz. Bunlar yoktu…
Biz savaşlarda çok kayıp verdiğimiz için okulu bitiren herkes iş buldu. 1930'ların Avrupa’sı ve Amerika’sı işsizlikten kavruluyordu. Yani dünyada öyle büyük bir işsizlik vardı. Türkiye bunu hissetmedi. Okumuş insan hiçbir zaman işsiz kalmadı.
Köylü zaten fakirdi. Ama kim ne derse desin Türk köylüsü, Cumhuriyet’ten önceki ezikliğinden, fakirliğinden kurtuldu. Bilhassa II. Dünya Savaşı’ndan sonra…
Ve en mühimi, Cumhuriyet’in getirdiği hukuk sistemidir. Bu bize hayatı kolaylaştıran bir yaşam biçimi ve modeli sundu.
Başka alanlara da bakalım… Cumhuriyet’ten evvel, Türkiye’de kadın hareketlerinde, kadının aydınlanmasında bir atılım vardı. Ancak Cumhuriyet, bu hareketleri yönlendirmeyi, kanunlaştırmayı, sistemleştirmeyi başardı. Kadının toplum hayatındaki yerini, üstelik bir çok Batı toplumundan önce kadınlara seçme-seçilme hakkı vererek sağlamlaştırmış olması, Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından biridir.

29 Ekim 2018 Pazartesi

İSMET ÖZBAKKAL,SABİT GELİRLİLER ZOR DURUMDA.EMEKLİ,DUL YETİM,İŞÇİ,MEMUR.


Yaşanan ekonomik sıkıntının sonucunda, kamu çalışanlarını ve emeklileri ciddi maddi kayba uğrattı.
Enflasyona bağlı ücret artışı yerine refah payı uygulamasına geri dönülmeli.
Zaman geçmeden bir iyileştirme şart oldu.
Yıl sonunu beklemeden memurlara ve memur emeklilerine yapılacak iyileştirme, ekonomik anlamda piyasaların rahatlamasını sağlayacaktır. Bir taraftan ekonomik sıkıntılar yaşanırken, diğer taraftan temel harcama kalemlerine yapılan zamlar sabit ve dar gelirlileri zor durumda bırakıyor. Kamu çalışanlarının maaşlarının yüzde 66’sı barınma ve gıda harcamalarına gidiyor. Önümüzdeki dönemde kamu çalışanlarına enflasyona bağlı ücret artışı konusunda değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Geçmiş yıllarda uygulanan refah payı uygulamasına geri dönülmesi zaruri hale geldi.
Emekliler ülkenin kalkınması, yücelmesi, bugünlere gelmesi için canla başla çalışmış büyüklerimizdir.
Maalesef hak ettikleri değeri bulamıyorlar. Çoğunun maaşı yetmiyor. Enflasyon hızla yükselince alım güçleri düşüyor. Konut, gıda, hastane, ilaç, ulaşım sorunları var. Saygıyı görmemekten de şikayetçiler.
Geçenlerde bir emekli gazeteci arkadaşım çok zor durumdayım dedi yardım istedi.
Kaç lira alıyorsun dedim.1850 TL DEDİ.Yetmiyor ek işde yapıyorum ama dedi.Oturduğumuz bina sitesi normalden gelir seviyesi yüksek buna rağmen aidatların yarısı ödenmiyor.Böyle giderse pahalanan dogalgaz ilk faturada kesilir.
İcralar artı,iflas konkortalar çoğaldı.Mal satan esnaf veresiyeleri alamayacağından endişeli.
EKONOMİK DURGUNLUK VE BOZUKLUK HAT SAFHADA.
Bugün pazarı şöyle bir dolaştım.Tek şaşırdığım limon oldu1,5 tl.kilosu. Vatandaş az az meyve sebze alıyor. Kıyafet bölümünde hareket yok. ÜLKEMİZDE Kİ DURUM., Fakirlik çoğalmış,orta kesim yok olmuş,az bir kesimde daha zengin olmuş durumda.
Dul ve yetimin halleri dahada fena.
Acilen maaşlarda iyileştirme yapılmalı.
*Bu kadar adaletsiz bir dünyada, zengin olabilirsin ama,güvenirliğini devam ettiremezsin...

25 Ekim 2018 Perşembe

İSMET ÖZBAKKAL,CUMHURİYETİMİZİN 95.YILI KUTLU OLSUN.

Tarihe sığmayan şanlar Türk'ündür .
Ölümden korkmayan canlar Türk'ündür .
Cumhuriyet'in 95.yılı kutlu olsun.                                                            Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî bayramdır.


Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 29 Ekimlerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.

Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.

TAÇLANMIŞ CUMHURİYETİMİZİ KURAN BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL VE ARKADAŞLARINI SEVGİ SAYGIYLA ANIYORUZ.


CUMHURİYET BAYRAMI
Ay-yıldızlı bayrağım,
Semaları donatmış.
Bugün bayram var diye,
Şafak erkenden atmış.
Yüksek tanklar süslemiş,
Caddeleri, yolları.
Bugün gözler ilerde,
Bugün başlar yukarı.
Akın akın insanlar,
Meydanlara koşuyor.
Bugün bayram var diye,
Bütün millet coşuyor.
Bu güzel Cumhuriyet,
Devletimin temeli.
El üstünde yaşatmak,
Hepimizin emeli.
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir.

24 Ekim 2018 Çarşamba

İSMET ÖZBAKKAL,SİYASİ ANALİZ VE YEREL SEÇİMLER.

YEREL SEÇİMLER ÖNCESİ,SİYASİ PARTİLER SON KOZLARINI OYNUYORLAR.
ŞUNU HERKES BİLSİN 30 MART SONRASI BU YAZIMI OKUSUN.
SİYASİ PARTİLERİN VE LİDERLERİN MİSYONLARININ BİTİŞİ OLACAK.
GEMİSİ YARA ALMAYAN MEVCUT PARTİ KALMAYACAK.

Bugün İyi partinin verdiği önerge diğer 3 partinin desteğiyle TBM  Meclisinden iktidar olan AKP karşı kabul edildi. Bu şu demek iktidar gol yedi demek. İYİ parti için başarı demek.

Bu durumları ileride daha çokça göreceğiz. Sebebi ise gemisini kurtaran kaptan misali.

Siyaset profesyonellik sanatıdır rakibe acıma yoktur. Bu düzende adaylar acımazsızca çapraz partilerden aday olacaktır.

SEÇMENE bir çift lafım var,ey seçmen sen seçmensin,adayı incelemelisin,araştırmalısın.Oyunu sandıkta verirken yüreğin cız etmeli. Önceden karar verip şu parti diye basma,aday var adam var,memleket için faydalı olan var,hain olan var.
Türkiye cumhuriyetin de 15 temmuz hareketinden sonra çok şeyler değişti.Menfaat birliği olanların dirliği bozuldu.Artık bazı insanlar köşesine çekilmeli,yeni insanlar sahneye çıkmalı.
Güdümlü olmayan, sadece TC vatandaşı olan,bu ülke için çalışan,müslümanlığı ve insanlığı uygulayan insanlara ihtiyaç vardır.
Eğer devletin malını yiyor,haksız ihale yapıyor,adam kayırıyorsa ALLAH BELASINI VERSİN.

Kimse bu gün ki gücüne güvenmesin.Yarın koltukları gidenlerden hesap sorulur.
Eğer gözden kaçarsa haram yiyenleri, Allah çocuğundan çoluğundan çıkarır mutlaka.

Bu aday bolluğunu da anlamıyorum.Senin eğitimin nedir arkadaş?
Bu adaylık ateşten gömlek giymektir.Ön plana çıkmak,kimsenin adamı olmamak,kanunları uygulamak mecburiyetindesin. Eğer koltuğun hakkını veremezsen.,O koltuk sana mermi olarak döner.
Bazı siyasi partilerin o ilde liderleri ben aday olamıyorum o olamıyorsa o zaman şu 3 cü adam olsun diyor. Hayret bir şey ya arkadaş yedeklerle sahaya çıkarsan görürüz,tutma adam olmaz.Burası makamdır,şerefi vardır bilgi ister,ilim irfan ister.BIRAKIN ŞU PARTİCİLİĞİ ADAM GİBİ ADAY ÇIKARTIN...

Yüce Rabbimiz, “İşinizi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever”1 buyuruyor. İyi işler yapmak ve yaptığını güzel yapmak, dinimizde “ihsan” kelimesiyle ifade edilir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (sav), “İhsan nedir, yâ Resûlallah?” sorusuna, “Allah’a, O’nu görüyormuş gibi kulluk etmendir; çünkü sen onu görmesen de O seni görüyor”2 şeklinde cevap vermiş; böylece işlerimizi, yüce Allah’ın görüp gözettiğine dikkatimizi çekmiştir.
İNSANLIĞIN VE AHLAKIN BOZULDUĞU BU GÜNLERDE. KOLAY KÖŞEYİ DÖNME DÜŞÜNCESİYLE PARASI VE TORPİLİ OLAN ACEMİ ADAYLAR ORTAYA ÇIKIYOR.

Siyasi partiler yanlış,ahlaksız adayı aday ederse,bedelini ağır öderler...
Sevgili Peygamberimiz (sav) “İş, ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekleyiniz’’5 buyurur. Bu hadis açıkça, ehliyetsiz kimselere yaptırılan kötü ve yanlış işlerin bir toplum için çöküş olacağını göstermektedir.
Not.Cumhur İttifakı’nın yerel seçim için bitirilmesinin ardından bugün bir görüş ayrılığı da Meclis çalışmalarında yaşandı. Emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili önergenin görüşülmesi, AK Parti dışında TBMM grubu bulunan 4 partinin oylarıyla kabul edildi. Önerge MHP’nin daha sonra kararını değiştirmesi üzerine reddedildi.

21 Ekim 2018 Pazar

ANDIMIZ,ÇOCUKLARIMIZI MOTİVE EDİYOR. VARLIĞINI, BENLİĞİNİ, ÖZÜNÜ UNUTMAMASINI SAĞLIYOR.


ANDIMIZ,ÇOCUKLARIMIZI MOTİVE EDİYOR. VARLIĞINI, BENLİĞİNİ, ÖZÜNÜ UNUTMAMASINI SAĞLIYOR.
İsmet ÖZBAKKAL
“Milli Eğitim Bakanlığı 1933 yılında yayımladığı bir genelgeyle ilk ve orta dereceli okullarda Andımızın okutulmasına karar vermiş ve konuyla ilgili tutum ve duruşunu çok net göstermişti. Andımız uygulamasına 2012 yılında ortaokullarda, 2013 yılında da ilkokullarda son verilmişti.
8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesi Danıştay 8. Dairesi'nin oy çokluğuyla aldığı karar sonucunda iptal edildi.
Yargı süreci tamamlanmamış olsa da, okullarımızda Andımızın okutulması artık mümkün hale gelmiştir. Yargı kararının uygulanmasıyla ilgili sorumluluk bundan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır.”
“ANDIMIZI SAHİPLENDİK”
“Çözülme sürecinin en karanlık döneminde Andımız kurban seçilmişti. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi her taraftan silinmiş ve kazınmıştı. Bu durum elbette yanlıştı, vahim bir sapma haliydi. Kabullenmemiz imkansızdı.
Sonuç itibariyle çok yoğun itiraz ve tepkimizi dile getirdik, Andımızı sahiplendik.
Danıştay 8.Dairesi maşeri vicdana tercüman olmuş, Türk milletinin ruh kökünden fışkıran çığlığa bigane kalmamış, kalamamıştır. Andımızdan rahatsız olmaya, Andımızı hırpalamaya ve yaftalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Andımız Türk milletine mensubiyet şuurunun tezahürüdür.Terörle mücadelenin kahramanca sürdürüldüğü bugünkü zaman diliminde Andımız ile ilgili geçmişteki bir hatanın tamir ve telafisi bizi memnun ettiği gibi, geleceğe dair umutlarımızı daha da güçlendirmiştir. Adımız Türk olduğuna göre Andımızın da Türk olması tarihi mecburiyettir.
Türküm demek suç mu? Doğruyum demek yanlış mı? Çalışkan olmak gaflet mi? Eğer Andımıza cephe alanlar kripto damarın karanlık failleri değilse merakla soruyorum dertleri nedir? Bu hazımsızlık niyedir? Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde yaşayan millet ise Türk'tür.”
Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde yaşayan millet ise Türk'tür.
Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene !”

18 Ekim 2018 Perşembe

İSMET ÖZBAKKAL,HAYATI ADAM GİBİ YAŞAMAK...

İNSANLAR YAŞARKEN İNSANCA YAŞAMALI.
MADDİ MENFAATLER UĞRUNA KENDİNİ KAYBETMEMELİ,DOYDUĞUNU BİLMEDEN HAYVANCA SALDIRMAMALI.

Ceviz kurdu, gireceği kadar bir delik açarak cevizin içine girer.
Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye.
Buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar.
Karnı büyür.
Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister ama girdiği delikten çıkamaz.
Daha da kötü olanı; içi yenilen ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, o deliği genişletmek artık imkansızdır.
Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır: Zayıflamayı beklemek.
Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner.
Ve bir gün çıkar.
Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır.
Kimi insanlardaki para ve mal - mülk hırsı da ceviz kurduna benzer.
O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.
Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de
çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur...
O yüzden anın tadını çıkarın...

Nimetin kadrini bilmek, tokgözlü olup, kendinden varlıklı olana değil, kendinden aşağıda olana bakıp, daima şükretmek demektir. Bunu, yokluk nedir bilmeyen yeni nesillere de öğretmek gerek.
İnsan alıştığı nimeti yok sayıyor, daha fazlasının olmasını istiyor. Yokluğunu görmediği şeyi, hep var ve hiç yok olmaz zannediyor.

14 Ekim 2018 Pazar

İSMET ÖZBAKKAL: SİYASİ HAREKETLER GENİŞLİYOR. "CUMHURİYETÇİ DEMOKRATLAR HAREKETİ" (*)

BEKLEDİĞİNİ BULAMAYAN MİLLETİMİZ HALÂ ARAYIŞ İÇİNDE...
AMA SONUNDA, 
ÇARE YOLA REVAN OLMUŞ GÖRÜNÜYOR.
UFUKTA SİYASİ BİR HAREKETLİLİK VAR. 
MART SEÇİMLERİ SONRASI ÇOK BÜYÜK SÜRPRİZLERE GEBE
Bilgi, birikim, deneyim, lekesiz/şaibesiz geçmişleri ve göz kamaştıran; Gönül dolduran, milletin itimat ve teveccühüne mazhar kimlikleriyle hareket halinde olan öncü isimler sabırla çalışıyor.
"CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT PARTİ" PROJESİ VE; 
CUMHURİYETÇİ DEMOKRATLAR HAREKETİ
Cumhuriyetçi Demokratlar Hareketi: Halkın mutluluk, zenginlik, güvenlik, hürriyet ve refahı için; Devlet idaresinde millet iradesini hâkim kılmayı; Ulus Devletin özgürlük, bağımsızlık, hukuk ve hükümranlığını Misakı Milli Sınırları dahilinde temin ve tesis ederek; Kadim gelenek ile müstakbel gelecek arasında sağlam ve sarsılmaz köprüler kurmayı amaçlar. Namuslu-dürüst-demokrat; İlkeli-onurlu ve sorumlu; İktisadi-siyasi ve sosyal; Atatürkçü ve Milliyetçi bir halk hareketidir.
PRENSİPLER & İLKELER
- Ortak Akıl
- Karşılıklı Anlayış, Hoşgörü, Tolerans ve Sürdürülebilir Barış
- Demokrasi, Eşitlik ve Uzlaşma Kültürü esastır.
- ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, CUMHURİYETÇİ ve DEMOKRATIZ. Diyorlar.
Bu elit topluluk bilenmiş ve hazır durumda. Hareket profesyonel, yetkin kişiler, tanınmış ve saygın isimlerden oluşuyor. İçinde vatan sevgili, millet sevdası, Cumhuriyet ve Demokrasi aşkı ile dolu "Atatürk'ün Halk Partisi ile tarihi-hakiki ve kadim Demokrat Parti'nin bileşkesi; Moder, güncel ve bilimsel sentezi" olan grup elit kişilerden müteşekkil. Kurulur kurulmaz çığ gibi büyüyecek ve 1946 hareketi gibi, büyük bir HALK HAREKETİ olarak milleti temsil edecek potansiyele sahip.
DİYORLAR Kİ,
MİSYON; NEREDE KALMIŞTIK!
SİYASİ MÜCADELESİNE “ÖZGÜRLÜK, TAM BAĞIMSIZLIK, HÜR, HÂKİM VE HÜKÜMRAN DEVLET” İDEAL VE İNANCI, AZİM-İRADE VE KARARLILIĞI İLE BAŞLAYAN HALK FIRKASI İLE ‘YETER! SÖZ MİLLETİNDİR’ HAYKIRIŞI, İLKELİ DURUŞ VE DİRENİŞİ İLE SULTA, DİKTA VE HAKSIZLIĞA BAŞ KALDIRAN DEMOKRAT PARTİ ÖZÜNDE HALKIN BAĞRINDAN FIŞKIRMIŞ, HALKA, HAK’A, ADALET, HUKUK VE DEMOKRASİYE DAYALI EVRENSEL BARIŞ VE MİLLİ UYANIŞ HAREKETLERİDİR. CUMHURİYET TARİHİNİN EN KÖKLÜ KURUCU VE KORUYUCU UNSURLARI OLAN HALK PARTİSİ İLE CUMHURİYETİ DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRAN DEMOKRAT PARTİ, SİYASETİ İNSAN İÇİN; İNSANIN MADDİ-MANEVİ, İLMÎ-KÜLTÜREL, SOSYAL-SİYASAL İLERLEME/KALKINMA VE GELİŞMESİNİ; ÇAĞDAŞ-GÜNCEL NORMLARDA HAYATA GEÇİRMEK VE GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN YAPMIŞTIR.
BU UĞURDA ASGARİ MÜŞTEREK, TEMEL DEĞER, HEDEF, İLKE VE AMAÇLARI: 
CUMHURİYETİN ESAS, USUL-UNSUR, ADALET VE HUKUKUN OLMAZSA OLMAZ NORM, STANDART VE DEĞERLERİ ÇERÇEVESİNDE; SAMİMİ, HAKİKİ, SAYDAM VE BİLİMSEL; NAMUSLU-DÜRÜST, GERÇEK DEMOKRASİYİ HAYATA GEÇİRECEK,
HİÇ BİR AYRIM GÖZETMEDEN HALKIMIZIN TAMAMINI, HER TÜRLÜ SİYASİ, SOSYAL, EKONOMİK ZULÜM VE BASKIDAN ARINMIŞ, ÖZGÜRLÜK, HAK-HUKUK, ADALET VE GÜVENLİK ORTAMINA KAVUŞTURMAK SURETİYLE:
AZİZ TÜRK MİLLETİNİ GERÇEK BAŞARI, BİRİNCİ SINIF DEVLET, ZENGİNLİK, REFAH VE MUTLULUKLA MUASIR MEDENİYET SEVİYESİNE ULAŞTIRACAK ORTAM VE ŞARTLARI OLUŞTURMAKTIR.
İLETİŞİM VE BİLİŞİM İÇİN WEB SİTESİ: 
https://cumhuriyetci-demokratlar.blogspot.com/ Tıklayınız ayrıntıları okuyunuz.
VATANA MİLLETE HAYIRLI, UĞURLU VE KADEMLİ OLMASI DİLEĞİYLE, 
RAST GELE DİYORUM...
(*) 1979-1980 Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) Gençlik Kolları Başkanı. 1993-1994 Doğru Yol Partisi (DYP) Gençlik Kolları Başkanı. Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi. 1995-1996 İlçe Başkanı. 1997-1998 Demokrat Türkiye Partisi (DTP) İL Başkanı. 2012-2018 Demokrat Parti (DP) Kayseri İl Yönetim Kurulu Başkanı. Siyaset Bilimci. Yazar. Yakın Dövüş Ustası. Parti ve Dernek Kurucusu. Müteahhit ve Gayrimenkul Sektörü Yatırım Danışmanı. Kaizen Uzmanı.