BİR ŞAFAKTAN BİR ŞAFAĞA 68.
YIL!...
Türk
siyaset tarihinde yaklaşık 200 yıl süren bunalımlı bir arayış, bir nesilden bir
nesil’e ve bir şafaktan bir şafağa ümitle intikal eden bekleyişin müjdesi;
1930
yıllarında Aydın Vilâyeti'nden yükseldi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Aziz kurucusu ve
Şerefli kurucu unsur ile bu kutsal toprakların kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemâl
ATATÜRK tarafından keşfedilen Adnan Menderes, yine Gazi’nin irade, basiret ve
bekası marifetiyle önce Aydın’dan Millete Vekil oldu (1931);
İlâhi takdirin
zuhuru ile de, 7 Ocak 1946’da; 11 Kasım 1938 “Karşı Devrimi” ile Halk Partisi
zihniyeti tarafından yerle yeksan, tahrif, tahrip ve tarumar edilen Cumhuriyet,
Demokrasi, Adalet ve Hukuku imar ve ihya ile görevlendirildi.
İşte iki asırdır beklenen müjde bu
idi.
Bu müjde Aydın topraklarında
gelişti, yetişti ve büyüdü..
07 0cak 1946’da Ankara’da hayat
buldu.
Evvelinde Kayseri, ahirinde Yeşilhisar
ve diğer Anadolu steplerinde, bozkırlarında bütün sınavlarını verdi. Milletin
kalbini kazandı. İnsanlarının gözüne ve gönlüne girdi; Dört yıla varan destansı
bir mücadele, ıstıraplı bir çalışma, hak-adalet ve hukuk savaşı sonunda Türk
Siyasi tarihinin en büyük halk hareketi, emsalsiz bir efsane olan Beyaz
İhtilâli başardı.
14 Mayıs 1950’de doğrudan,
aracısız, bağımsız ve bağlantısız olarak bizatihi millet tarafından, millet
adına iktidara geldi. Hükümet oldu, devlet oldu, milletin sevgilisi, sessiz
sözsüz halkın ve geniş kitlelerin sesi, sözü, aşı, güneşi, ışığı ve ümidi oldu
demokrat parti..
On yıllık iktidarı boyunca, NATO
normlarına göre dünyada eşi emsali görülmemiş bir inkişaf, ilerleme, idame,
ikame, sanayi, gelişme ve büyüme hareketine imza attı. On yılda 100 yıla bedel
muazzam bir kalkınma hareketi gerçekleştirdi. Müzmin hale gelen işsizlik,
açlık, yokluk, karne, kıtlık, hastalık; Halk partisinin istibdat dönemi, Milli
şeflik eseri olan cehalet, sefaleti yendi. Devlet hayatı ve millet hafızasından
ısrarla silinmek istenen Dini, milli, ilmi, tarihi ve kültürel değerleri ihya
etti.
Cumhuriyeti Demokrasi ile birleştirip
bütünleştirmek suretiyle İnsan Hakları, Adalet Ahlâkı ve Hukuka hayat verdi.
Millet iradesinde mündemiç özgür, bağımsız ve tarafsın hukuk cihazını
gerçekleştirdi. Bu medeni ve muasır atılım ve açılımlar sonucu Türkiye, 1960
başında dünyanın en ileri derece ve düzeyde kalkınmış, gelişmiş, birinci sınıf
ülkeleri arasına girdi.
Fakat “su uyur düşman uyumaz”
misali boş durmayan haset, 11 Kasım 1938 “karşı devriminden” itibaren
mütemadiyen ekilen fesat tohumlarının kıskançlık ve tefrika biçiminde hayat
bulması ve nihayet, dâhili-harici, bilumum bedhahlarla vaki şer ittifakı sonucu
27 Mayıs 1960 isyanı zamanı durdurdu. Böylece Türk tarihinin, vatan, millet,
milli birlik ve bütünlüğü aleyhine en büyük kırılma hareketi yaşandı.
Aziz Türk milleti zarar görmesin,
memleket tarumar olmasın, nahak yere kan akmasın, felâket ve dumur nedeni
olmasın diye direnilmeyen; Ancak, her şeye rağmen “karşı konulmak ve direnmek
istense bile” maruz kalınan alçaklık, ihanet ve kalleşlik sonucu çaresiz kalınarak,
mâşeri vicdan ve kadere boyun eğilen menfur darbeyle; 10 yıl süren Asr-ı Sâadet
dönemi bitti, tekrar nefret ve fetret devrine dönüldü.
Sonrası alyans gaspları, irtikap,
soygun, vurgun ve işkence. Toplama kapları, Yassıda çadır tiyatroları, Amerikan
uşaklığı ve malum zihniyetin hortlaması. Karanlık ve kâbus!, Çok değil, sadece
üç yıl içinde iflâs eden ekonomi ve Avrupa’nın en pis, ağır, zor, iğrenç
işlerinde karın tokluğuna sürünmek üzere Asil ve Aziz Türk İnsanın pazara
çıkartılması..
Derken bir ucu bugüne kadar uzanan
vesayet, dikta, sulta ve cunta lâneti..
Amma ve lâkin, 200 yıl Tarihi ve
Kadim Demokrat Partinin umutla yolunu gözleyen Millet; O’na reva görülen
alçaklık, hainlik, hunharlık ve mezalime rağmen Demokrat Parti’yi, Atatürk’ün
Başbakan’ı Mahmut Celâl Bayar’ı, milletin son Başvekili Ali Adnan Menderes’i,
Polatkan, Zorlu ve Namık Gedik dâhil tüm demokrasi şehitleri ile “Beyaz İhtilâl” in mimarı efsanevi
kadroyu unutmadı, unutmayacak!..
Bu gün, efsanenin doğduğu, bir
şafaktan bir şafağa destanlar yazdığı yerde problem var, dert var, sıkıntı var,
derman yok. İşsizlik yine tavan, açlık, yokluk, sefalet, cehalet diz boyu.
Üstüne üstlük hak, adalet ve hukuku ara ki bulasın.
Velhasıl ülkemiz 14 Mayıs 1950’de
ne ise, şimdi bin beter durumda!..
Meclisteki levha yerinde duruyor.
Ama devlet idaresinde millet yok.
Millet, Demokrat Parti’den bu
yana kendi vekilini seçemiyor.
Devlet ayrışma, çözülme, bölünme
tehdit ve tehlikesiyle karşı karşıya..
Netice olarak: Türk halkı, Türk
siyaset hayatı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin her zamankinden daha çok
Demokrat Partiye ihtiyacı var. Çünkü: Demokrat Parti taklit ediliyor, din
tüccarlığı, misyon tacirliği ve siyaset simsarlığı yapılıyor. Ceremesini millet
çekiyor.
Ancak, şurası bilinmelidir ki:
Demokrat Parti ayaktadır,
hayattadır.
Tarihi ve kadim Demokrat Parti
daima anılacak, minnetle, şükranla hatırlanacak ve aziz hatıraları ibretle
terennüm edilecektir. Ancak, günü gelecek partimiz tekrar, cebren ve hileyle
elinden alınan iktidarı iktisap edecektir.
Yeter!.. Söz Milletindir.
Bu vesileyle sevgili ve değerli halkımızı
Baba Ocağına dönmeye, aslına rücu etmeye, demokrasi ve fazilet mücadelemize
katılmaya davet ediyorum.
İsmet ÖZBAKKAL
DP Kayseri İl
Yönetim Kurulu Başkanı