Bugün ülkemizde “siyaset/politika” kelimesi; Ne yazık ki yolsuzluk, hırsızlık, soygunculuk, yalancılık, ikiyüzlülük, güvenilmezlik ve inanılmazlık bağlamında “POLİTİK ACI” olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır.
Ayrıca, halk arasında yalan, yanlış, eksik ve doğruluğundan şüphe duyulan meseleleri ele alan konuşmalarda 'siyaset/politika yapma' şeklinde insanlar uyarılmakta, ikaz edilmekte ve bu vesileyle “güncel politika” sifli bir meslek biçiminde tanımlanmaktadır.
Siyaset/politika kelimesinin karşısında 'Devlet işlerini adalet, hakkaniyet, tam dürüstlük, mertlik ve faziletle; “kamu yararına” düzenleme ve yönetme sanatıdır' ibaresini buluruz. Bunun açık anlamı şudur;
Halk’a hizmet ve fazilet anlamında, “namuslu ve dürüst” siyaseti herkes yapamaz.
Her önüne gelen, “yüksek erdemlere, ilim ve irfana sahip olmadıkça” hobi olsun diye istediği veya sevdiği için siyaset yapamaz.
Siyaset yapabilmek için ancak bir sanatkâr seviyesine erişmek, yani yaptığı işi en üst düzeyde bilmek, içselleştirmek, özgür bilim ve hür iradeye sahip olmak, hiçbir menfaat beklemeden; Vatanı, milleti, özgürlüğü, bağımsızlığı sevmek, can pahasına korumak ve tam bir inançla “en doğru/dürüst biçimde” vatan hizmetini gerçekleştirmek zorunluluğu vardır.
Bilgisiz, kültürsüz, yeteneksiz, devlet ve millet geleneğini anlamamış, umur-u devlet’den bihaber, milli hasletlerimiz ve milli gücümüzü yeterince tanıma bilincine erişememiş cahil cühelâdan siyasetçi olmaz. Bir takım onursuz ve şuursuz uşakların, her seçim döneminde yenilenen seçim kanunlarına dayanarak yüce meclisimize girmeleri ile bugünkü kötü olarak değerlendirilen 'siyasi ahlâksızlık ve rezil imaj' hep birlikte bunlarca oluşturulmuştur.
İç ve dış politikamızı yürüten “siyasi güç unsuru”;
Ülkemizin milli gücünü teşkil eden “Ekonomik Güç, Askeri Güç, Demografik Güç, Coğrafi Güç, Bilimsel ve Teknolojik Güç ve Psiko-Sosyal Güç” unsurlarını kullanır.
Buna göre siyasi güç; diğer Milli Güç Unsurlarının lokomotifidir.
Onları seçilen milli hedefler doğrultunda yönetir ve yönlendirir.
Bütün bu sayılan güç unsurlarının birbirleri ile koordinasyonunu ve uyum içinde birlikte çalışmalarını sağlar. Bu unsurların bir bütün halinde milli hedeflerimiz doğrultusunda geliştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.
Bu kadar ağır bir yükü üstlenecek olan siyasetçilerimizin bugün içine düştükleri durumun adını sokaktaki sade vatandaşımız koymuştur.
Vatandaşlarımız görünüşe göre haklıdır.
Çünkü görünen köy kılavuz istememektedir. Yıllardır, 'seçilmek için' yani 'kendisini yönetmek için' karşısına gelen kişiler hep aynıdır. Aynı isimleri yine aynı yöntemlerin uygulandığı bir ortamda karşısında görmektedir.
Kimi seçecektir?
Nasıl seçecektir?
Bu güzel şehitler yurdu toprakların yönetimini kimlere verecektir?
Yerel bazda bazen dedikoduların içinde kalıyorum, iftira açıkça atılıyor.
Özellikle seçilmişe çamur at izi kalsın şahsımı çok rahatsız ediyor.
Bizler, Demokrat Parti olarak; Önümüzdeki seçimlerde oy alabilmenin yolunun mesnetsiz iddia ve iftira olmadığını herkese ve her kesime göstermeli; Siyaseti “fazilet mücadelesi” olarak yaptığımızı ispatlamalı ve özellikle:
Tarihi ve kadim projelerimizi sevgili halkımıza anlatarak, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve teknik açıdan “Demokrat Parti Farkını” ortaya koyarak ve “namuslu, dürüst, saydam, ilkeli, onurlu, sorumlu İLMİ ve MİLLİ demokrasinin” halk’a hizmet yolunda sağladığı “SİYASETİ İHYA, ASLINA RÜCU ve milleti tasalluttan kurtarma” vazifesinin verdiği yüksek siyaset inancından yaralanmalı;
“Tüzel kişiliği, mensup ve teşkilât yetkilileri hakkında defalarca dava açılan; binlerce siyasi istismar, suiistimal, ahlâksızlık, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlikle malul” bir baskı grubuna; İktidar ve “duyarsız, onursuz ve sorumsuz muhalefeti dâhil” gereken ders mutlaka verilmeli;, Aziz ve Necib Türk Milleti, lâyık olduğu: “Temiz Devlet, Milliyetçi, Mukaddesatçı, Saydam, Demokrat, Dürüst ve Temiz Hükümete” acilen kavuşturulmalıdır.
Hayırlı ve Huzurlu; güzel bir seçim dönemi geçirmek dileğiyle;
“İYİ, İLKELİ, ONURLU, SORUMLU, 'NAMUSLU, DÜRÜST VE DEMOKRAT' OLAN KAZANSIN”...
diyorum..