7 Mayıs 2015 Perşembe

DEMOKRAT PARTİ İL BAŞKANI İSMET ÖZBAKKAL,KAYSERİ GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI METİN KÖSEDAĞ I ZİYARET ETTİ 07.05.2015.DEMOKRAT PARTİNİN SEÇİM BEYANNAMESİNİ AÇIKLADI.


DEMOKRAT PARTİNİN SEÇİM BEYANNAMESİ : Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz.
Demokrat partinin seçim beyannamesi ÖTV'nin kaldırıldığı, lüks tüketim vergisinin koyulduğu, yüksek gelir grubundaki insanların geçim düzeylerine göre vergilendirildiği bir Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz.
"Anadolu Ajansı, TRT gibi kurumları ve üniversiteleri yeniden özerkleştireceğiz"
Hem fikir derinliğimiz hem kadro derinliğimizle Türkiye'ye kırk katır mı kırk satır mı teklifi yapanlar karşısında her daim millet diyen bir hareket olarak yeniden milli iradeyi, kuruluş felsefesine uygun bir şekilde kayıtsız ve şartsız bu ülkenin belirleyici iradesi haline getirme mecburiyetimiz vardır. Türkiye'nin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi gerekmektedir.
"Bugün verginin vergisini alan bir Türkiye vardır"
12 yıllık iktidarları döneminde 1 trilyon 900 milyar dolarlık bütçenin neredeyse 1 trilyon 500 milyar doları vergilerden kaynaklanmaktadır. Verginin vergisi alan bir Türkiye vardır. Bugün bizim temel iddiamız Türkiye'de yeniden basit, yaygın, katlanılabilir bir vergi düzeni içerisinde yeniden insanlarımızın eşit bir şekilde, özellikle dar gelirli vatandaşımızın korunduğu bir vergi düzenini, hak düzenini insanımızla buluşturacağız. Bir yanda ÖTV uygulamalarıyla beraber katlanılabilir düzenin dışına çıkmış, anaparasının yüzde 100 oranlarının ötesine taşmış bu vergilendirme modelini Türkiye'nin taşıyabilme imkanı yoktur.
Petroldeki kaçaklardan başlayarak fahiş fiyatlandırmanın ülkenin doğu ve güneydoğusundan başlayarak batıdaki kaynakları gayri resmi organizasyonların, kayıt dışı organizasyonların elinde terör örgütleri başta olmak üzere birtakım finans kaynağı haline dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Milletimize vaadimiz, ilk icraatımız; temel bir prensip olarak Türkiye'de bir malın fiyatının vergisi, ana fiyatının yüzde 100 oranını aşamayacağıdır. ÖTV'nin kaldırıldığı, lüks tüketim vergisinin koyulduğu, yüksek gelir grubundaki insanların geçim düzeylerine göre vergilendirildiği bir Türkiye'yi inşallah hep beraber inşa edeceğiz.
Vergide adaleti sağladığımızda devlet, dar gelirli vatandaşımızın bütçesinden elini çekecektir. Bizler yeniden inşa süreciyle beraber bir yenileşmeyi değil, daha iyi bir düzeni değil, Türkiye'nin temel perspektiflerini koruyan, üreten bir güç olarak toplumun kendi geleceğini kendi inşa edebildiği bir Türkiye ile buluşturacağız.
Tarım gibi sektörleri stratejik bir alan olarak benimseyerek Türkiye gibi tarım arazileri olan, istihdama katkı noktasında tarım sektörünün hala önemli bir yükü sırtlandığı bir noktada gelişmiş ülkeler gibi tarımında da bilgi odaklı bir yapılanmayı gerçekleştirerek bir yanda kendi insanına gıda güvenliğini esas almış, nerdeyse 40 milyonun üzerinde turist ağırlayan bir ülke olarak 77 milyonluk nüfusuyla beraber kendi ülkesinde kendisine yetebilen bir ülke haline geleceğiz. Bugün çiftçimize, hayvancımıza adeta üvey evlat muamelesi yapan bugünkü iktidar ile iktisadi ölçekte tarım yapar hale gelinememiştir. Geçmişten bugüne köylünün partisi olduğumuzu biliyoruz. Köyde yaşayan vatandaşlarımızı şehirde yaşayan vatandaşlarımızla aynı standartlara getirmeyi taahhüt etmiş bir hareket olarak karşınızdayız.
Türkiye'nin yeniden asgaride yüzde 3 büyüme hedefini ortaya koyduğu ama üstesinde bir büyüme hedefiyle beraber en büyük sermayesi insan gücü sermayesi, beşeri sermayesi olduğundan hareketle eğitime ayırdığı kaynakları en kısa vadede 2 katında çıkartarak nitelikli öğretmen anlayışı içerisinde bugünkü eğitim altyapısını dönüştürmek durumundadır.
"Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz"
Türkiye'nin sağlıktan başlayarak, sosyal güvenlikten başlayarak bugünkü iktidarın ortaya koyduğu mantık içerisinde insanlarımızın adeta siyasi bir tutsak haline getirildiği bir noktada bu hak düzeni içerisinde vatandaş olma hüviyetiyle vergisini veren ama dar gelirli, engelli vatandaşlarının kendi sosyal güvencelerini kazandığı bir Türkiye programını yeniden inşa etme mecburiyetimiz vardır.
Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Yassıada Mahkemelerini görmüş insanların evlatları olarak bu mağduriyetlerin ne manaya geldiğini biliyoruz. Mağduriyetlerini yeni mağduriyetler oluşturarak dengeleme anlayışının bu ülkeye ödettiği bedeli bugün de acı bir şekilde yaşıyoruz.
Anadolu Ajansı, TRT gibi kurumları özerkleştireceğiz. En büyük vaadimiz siyasetin demokratikleştirilmesidir. İstanbul Üniversitesi, Çanakkale, Bursa ve Osmangazi Üniversitelerindeki uygulamalarında olduğu gibi kendi siyasal tercihleriyle parti devletinin uzantısı olarak üniversitelere de bir şekil verme cihetine gitmekteler. Özgür bireylerin fark yaratabileceği bilinci içinde, girişimciliği esas alan, kadın ve genç girişimciliği finansal kaynaklara ulaşma noktasındaki önündeki bütün engelleri kaldıran bir mantık içersinde başta üniversitelerimizi özerkliğini, idari ve bütçe özerkliğini, yeniden ortaya çıkartmak mecburiyetimiz vardır. Dünyayı değiştirebilecek en büyük silahın eğitim olduğu kanaatindeyiz.
"Demokratların yeniden ayağa kalkacaktır"
Türkiye'nin en önemli meselesi; doğru bir siyasi akılla buluşup buluşamayacağıdır. Bugün yeniden Türkiye'yi merkez değerler etrafında, bu milletin müştereki haline getirdiğimiz dini değerleri, milli değerleri, cumhuriyet değerleri ve demokrasinin değerleriyle beraber bu ortak paydayı tahkim etme günü olarak ilan ediyoruz. Bu ortak paydayı da tahkim edebilecek yegane güç kendinsin dışındaki bütün toplum kesimlerinin rızasını gözetecek bir anlayışın temsilcisi olarak Demokratların yeniden ayağa kalkmasıdır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder