4 Ağustos 2013 Pazar

GENEL BAŞKAN AFYON'DA KONUŞTU...

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Afyon il teşkilatı’nın iftar yemeğinde konuştu
4 Ağustos 2013 Pazar
“Bölücübaşı, eş dışişleri bakanı noktasına geldi..”
“Tarihi bilmeyen devlet adamları, pusulasını kaybetmiş gemilere benzer”
(DP Basın Merkezi – 2013) “ Bir temennimi var ederek sözlerime başlayayım. Mübarek bir akşamdayız. 3 ayların sonunda Ramazan Ayı’dayız. Ramazan Ayı’nın nihayetindeki Kadir Gecesi’nin arifesindeyiz. Duamız odur ki; ‘tarihin seyrini değiştirmeye azmetmiş bu büyük millet, geçmişte olduğu gibi bugün de inşallah yarın da Allah, irademizle beraber bu çizgiyi tekrar masumların gözyaşını silecek, zalimlere karşı duracak büyük Türkiye’yi hep beraber ayağa kaldırır..’ Konuşmama bu dua ile başlamak istedim. 
Besmelede bereketi arayan Anadolu insanıyız, 
Şükürde afiyeti arayan Anadolu insanıyız, 
Ez’an sesiyle yürekleri dolan Anadolu insanıyız. 
Yemen türküsüyle gözleri dolan Anadolu insanıyız. 
İşte bu heyecanla, bu inançla, bu kararlılıkla yine milletin önünde hayrı anahtar şerri kilit olmak için var gücümüzle bu büyük davayı sizlerin verdiği güçle dünde taşıdık, bugünde taşıdık, inşallah yarın da taşıyacağız.
“ Bu büyük Cumhuriyeti 2002’de kuruldu zannediyorlar”
Değerli dava arkadaşlarım, kıymetli misafirler, 
Türkiye pek çok aşamaları aşarak bugünlere geldi. Kıt kanaat imkanlara sahip olduğu dönemlerde pek çok sıçrama hamleleriyle bugünlere geldi. Adeta deyim yerinde ise 2002’den öncesini yok sayarak, bu büyük cumhuriyeti 2002’de kuruldu zannedenleri Türkiye’de bugün o yok saydığı Türkiye’nin kurulu kapasitesine hizmet etmek adına büyük adımlar attık. Aldığımız mesafeyle Türkiye’nin yetinebilmesi mümkün değildir. Bugün bu coğrafyada sadece 76 milyon kendi insanına değil bir imparatorluğun bakiyesi olarak ardında bıraktığı manevi coğrafyasına, hicranlı topraklara ilgi ve etki alanı dahilinde bulunan bütün bu coğrafyaya, ülke içinde olduğu kadar oralarda aklı selimin temsilcisi olarak iradesini yürütmelidir. 
Bugün bizim meselemiz imkan yetersizliği değildir, insan yetersizliği de değildir. Yeter ki, emin ellerde olsun. Bir kez yapabilenleri bu kadim geçmişten hareketle, kadim bir millet olma gerçeği içerisinde biliyoruz ki, bir kere yapabilenler bir kez daha yapabilir. İşte bunun için varız, işte bunun için varız. 
“Bugün, geçmişte olduğu gibi varlığımızı münakaşaya açmak isteyen  bedbahtlar olabilir.”
Değerli dava arkadaşlarım, 
Belki insanların hayatında 20-30 yıl, çok uzun bir zaman dilimine tekabül eder. Ama devletlerin hayatında bir an mesafeyle değerlendirebileceğimiz bir zaman dilimidir. 
Bugün Türkiye, dünyanın  adeta bir alt üst oluş yaşadığı bu an içerisinde fırtınalı bir coğrafyada, sancılı bir coğrafyada varlığını sürdürmektedir. Bugün, geçmişte olduğu gibi varlığımızı münakaşaya açmak isteyen  bedbahtlar olabilir. Dün vardı, bugün de var. Ama bizler üzerimize düşen sorumlulukla beraber bu milleti bu cenderenin içerisinden çıkartarak bugünlere kadar getirdik. Bugün de meselemiz dünya ile rekabet edebilen bir Türkiye’dir. İşte bizim davamız Türk insanı ile Türk insanı arasına örülen duvarları yıkmak için yaşama aşkından vazgeçip yaşatma aşkına gönül vermiş bir çizgi içerisinde bu mesuliyeti yerine getirerek bugünlere kadar geldik. 
1950’de mesuliyetimiz ne ise bugün de aynıdır. 
1960-1964’te mesuliyetimiz ne ise bugün de aynıdır. 
1980 sonrası Özal’la beraber, Demirel’le beraber mesuliyetimiz ne ise bugün de aynıdır.
Türkiye’yi yeniden bir yapmak, beraber yapmak bizim mesuliyetimizdir, sizin mesuliyetinizdir. Bu beklentiyi anlamadan kolay siyaseti tercih ederek, Türkiye’de her meseleyi siyahla beyaz arasına sıkıştırarak Türkiye’nin geleceğini arayabilme imkanı yoktur. Bugünler, iktidarda olanların lehine işleyebilir ama biz biliyoruz ki, asla ve kata bu milletin lehine işlememektedir. Bugün tartışmamamız gereken ne kadar meselemiz varsa hepsini tartışır hale geldik. Bir o kadar da tartışmamamız mesele varsa hepsini tartışır hale geldik. Biz diyoruz ki, siyasetin rekabet alanı geçmişten ziyade bu ülkenin geleceğidir, gençlerin geleceğidir, kadınların, müteşebbüslerin, çiftçilerin, alın terinin karşılığını almak isteyen bu milletin asli unsurlarının meseleleridir. Bu uğurda yürüdüğümüz bu noktada her daim bu kolay siyasetin karşısında sorumlu bir çizginin temsiliyetini yaparak gerçek Türkiye’yi arama gayreti içerisindeyiz. İnşallah önümüzdeki süreçte Türkiye’ye bütün milli güç unsurlarıyla beraber sağlam olursa bu tür meseleler aşılacaktır. 
Bir yanda bu gelecek varken, kabuk bağlamış yaraları deşerek yol almak isteyenler yine karşılığını alacaktır. Yakında bizler de sizler de cevabını hep beraber vereceğiz. İnşallah önümüzdeki günlerde sadece meselemiz bugün çözüm bekleyen, topyekün bu ülkeyi bir seferberlik anlayışı içerisinde ortak ideallere yürütmek bizim borcumuzdur, bunu da böyle bilesiniz. 
“ Türkiye, bu bölgede hiç olmadığı kadar yalnızlaştı”
Toplumsal heyecanı uyandıracak bir iklimi hep beraber var etmek zorundayız. Bunu var ederken Türkiye her meselesini demokratik kanallara aktararak çözmek durumundadır. Birilerinin geçmişte tek parti zihniyeti içerisinde demokrasiyi güç gördüğü ortam içerisinde bugün iktidar partisi tam demokrasiyi güç görmektedir. Demokrasiyi sadece ve sadece askeri vesayet altına alarak bugün Türkiye’ye eksikli bir demokrasiyi dayatanlara karşı dün olduğu gibi bugün de kamil anlamda bir demokrasiyi herkese iradesinin yaptırdığı ve sizin en önemli iradenin tecelligahı olan TBMM’de bu milletin öncelikli meselelerinin konuşulduğu bir modele geçmek zorundayız. 
Aksi takdirde Türkiye doğru sorulara cevap aramaz ise var olan meselelerin büyüdüğünü, kronikleşen meselelerinin ise sayısının artığını görecektir.  İşte bu anlayış içerisinde bu bölgede geçmişini bilmeyenler, kendine geçmiş arayanlar, gömlek değiştirdik diye geçmişi yok sayanların Türkiye’yi bugün düşürdüğü hal ortadadır.
  Sahip olduğu imkanların önceliğini bilmeyenler, bu coğrafyada cumhuriyete güven kadrolarının bu bataklığın içinden süzülerek geldiğini unutanların bu bölgede hiç olmadığı kadar yalnızlaştığını görüyoruz. Sadece bu iktidar kaybetmiyor, bu ülke kaybediyor, bu ülkenin gençleri kaybediyor, bunu iyi bilmek lazım. 
“Bölücübaşı, eş dışişleri bakanı noktasına geldi..”
Uyguladığımız politikayla bugün sadece Suriye’yi bölmekle kalmıyoruz, beraberinde uzun yıllar on binlerce şehit verdiğimiz, bu ülkede bir bölücü hareketin karşısında, sıfır noktasına taşıdığımız bölücü hareketin bir başka yere geçmesi için imkan da tanıdığımızı görüyoruz. 
Türkiye’nin artık bölücübaşını eş dışişleri bakanı noktasına taşıyanların, neredeyse dış politikadaki egemenliğimizi de bölücü başıyla paylaşır hale geldiğini görüyoruz. İşte bunun karşısında kem gözlerin gözünü diktiği bu coğrafyada Türkiye, bütün varlığıyla birliğini beraberliğini tescillemek durumundadır. Bugün de kendi insanlarımızın hak ve özgürlüklerini asla ve kata bölücübaşı ile müzakere etmemek gibi Türkiye’nin bir hakkı vardır. Muhatap alacağımız bu ülkenin vatandaşlarıdır. 
“ Tarihi bilmeyen devlet adamları,
pusulasını kaybetmiş gemilere benzer”
İyi niyetlerle bu yolda yürüyebilmeyi devlet adamları bilmektedir. Tanzimatın meşhur paşalarından Ahmet Paşa’nın bir sözü var.. ‘Tarihi bilmeyen devlet adamlarını pusulasını kaybetmiş gemilere’ benzetir. İşte bugün Türkiye’de tarihi bilmeyenlerin bizi nerelere sürüklediğini görüyoruz. O nedenle Türkiye’nin varolan boşluğunu gözden geçirerek kendi varlığını, kendi ulusal birliğini tahkim etmek durumundadır. Bunu yaparken riskleri artırarak hiçbir adımın yanında Türkiye’nin bulunabilme imkanı yoktur.  
İşte bu meselelerin çözümünü demokraside görüyoruz. 
Bu ülkenin milli birliğinin çözümünü demokraside görüyoruz. 
Ulusal birliğimizin teminatını demokraside görüyoruz. 
Milli birliğimizin teminatını demokraside görüyoruz. 
O nedenle demokrasiyi çözüm üretme kapasitesini daha da yukarılara çıkararak Türkiye devam etmek durumundadır.  
“Adaleti,mülkün değil, iktidarın temeli haline getirdiler..”
Bugün sıkıştığı bu ortamdan çıktığı takdirde ardında pek çok meseleyi sıfırlayarak yol almak durumundadır. Bizde bu nedenle diyoruz ki, dar kalıplara hapsedilmiş bir Türkiye’yi bu dar kalıplardan çıkaracak uzvu anayasa meselesidir. 
Milletin gösterdiği irade doğrultusunda anayasa yapacaklarına kendilerine has bir  model uygulamak adına bir başkanlık sistemini Türkiye’nin önüne dayattılar. Bir sistem dahilinde çözmemiz gereken bu meseleyi maalesef şikayetçi oldukları, her kurulun başına bir yandaşı getirerek bu meseleyi çözdüklerini zannettiler. Sistemin efendisi olduklarında bu meseleyi çözdüklerini zannettiler. Sistemin efendisi olduklarında Türkiye’de hukuksuzluğun, adaletsizliğin sona erdiğini varsaymaktadırlar. Bugün adaletsizliği görüyoruz. Ancak ve ancak bu adalet iktidar için teminattır. İktidarın temeli haline getirdikleri bu adaleti inşallah mülkün temeli haline getirmek de bu büyük demokratların, sizlerin, özgürlükçü demokratların olacaktır. 
Değerli dava arkadaşlarım,
Pek çok meselemiz olduğunu biliyorum, zamanın ilerlediğini biliyorum. Burada göstereceğiniz kararlılık, bir arada alacağımız tavır, burada koyacağımız irade, kendimizi bütün varlığımızla milletin önüne koymak durumundayız. Bu büyük misyon bugün sizlerle beraber önümüze gelen seçimleri sadece bir yerel yönetimi seçmenin ötesine taşıyarak, Türkiye’nin pek çok meselelerine ışık tutacak bir seçim olduğunu bilmenizi isterim. Bu anlayış içerisinde her yerde söylüyorum işimiz kolay değildir ama biliyorum ki demokratların işi dün de kolay olmamıştır, bugün de kolay olmayacaktır. 
“ Türkiye’nin yine sıkıştı..”
Türkiye, önümüzdeki süreçte dar bir alana giriyor. Ekonomiden başlayarak, siyasetten başlayarak. İşte burada milletin öncelikleriyle siyaset yapan bir hareket olarak, kendimize fırsat yaratmaktansa bu millete fırsat yaratmayı önceliğimiz olarak benimsedik. 
Türkiye’de son 10 yıl içerisinde 2 bine yakın kanun çıkmışken esnafımızın meselesi, çiftçimizin meselesi meclis kürsülerinde seslendirilmemiştir. 29 kez kamu ihale yasasını değiştirenler, bu esnafın halini görmemiştir. İşte o nedenle diyoruz ki, bugün Türkiye’yi hür ve eşit vatandaşlık temelinde alın terinin karşılığını alabileceği, mali politikalarımızdan başlayarak herkesin nimet-külfet dengesini dengeleyeceği bir mekanizmayı Türkiye’nin önüne getirmek durumundayız. 
Türkiye’nin kaynakları heba olmaktadır. İşte bizim meselemiz bu ülkeyi çatlamış toprakları, çatlamış elleriyle işleyen insanlarımızı suyla buluşturduğumuz gibi yine milletin istediğini istemek durumundayız. Onun için buradan vereceğiniz nefeslerin, bizlere soluk olacağını, Afyon’dan vereceğiniz seslerin, benim için büyük bir nefes olacağını sizlerin huzurunda belirtmek isterim. 
“Türkiye’nin her yerinde aklı selime teslim olmuş bir Demokrat Partiyi  tekrar var edeceğimizden eminim.”
Değerli dava arkadaşlarım, 
kıymetli misafirler, 
değerli basın mensupları,
Bu coğrafyada birileri, 1. dünya harbi sonrası bir siyasal kadastro geçirircesine, bu bölgedeki insanların kanından beslenerek çizdiği bu haritaların, artık yeni bir düzlemde, demokrasiyi öteleyerek bir huzur düzenini ortaya çıkarmak durumundayız. Kendi mesuliyetimizi yerine getirerek bu meseleyi çözebiliriz. 
İşte bu muhteşem geçmişimizden enerji alarak, inanç alarak, tecrübe alarak hep beraber o muhteşem geleceği inşa edeceğimizden emin olmanızı istiyorum. Türkiye’nin her yerinde aklı selime teslim olmuş bir Demokrat Partiyi tekrar var edeceğimizden eminim. İnşallah bu yolda dualarınızla, alın terinizle, emeklerimizle dün olduğu gibi il başkanlarımdan başlayarak bizlere destek olan, bugün burada varlığıyla bizlere güç veren bütün hemşehrilerimize bütün misafirlerimize müteşekkiriz. 
Tekrar Ramazanınız mübarek olsun diyor, daha nice güzel günlerde sizlerle beraber oluruz.. Hepinizi saygıyla, sevgiyle, selamlıyorum, Allah’a emanet olun.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder